Radikal gazetesi yazarı İsmet Berkan”ın, evrim teorisi ve virüslerle ilgili son yazısında bir yanılgı içinde olduğu görülmektedir (“Virüslerle yaşamak: Evrime yeni kanıt”, Radikal, 2 Aralık 2007). Virüslerin hayali evrimdeki rolüyle ilgili yorumlarda bulunan Berkan, bu yazısını, okuduğu bir makaleden esilenerek yazdığını belirtmektedir. Anlattıklarından anlaşıldığı kadarıyla Berkan,okuduklarını doğrudan benimseyip “kanıt” olarak değerlendirmiş, üstelik bunu okurlarına “evrime yeni kanıt” başlığıyla vermiştir.
Oysa yazdıkları Darwinizm”in yeni iddiaları değildir, dolayısıyla kanıt da değildir. Sayın Berkan”ın yaptığı şey, 1990″lı yıllardan kalma “çöp DNA” masallarını tekrarlamaktan ve evrimsel psikolojinin bilim dışı bir hikayesini çok önemli birşey öğrenmiş edasında heyecan katarak anlatmaktan ibarettir. Berkan”ın yanılgıları aşağıda açıklanmaktadır.
Çöp DNA yanılgısı
“Çöp DNA” kavramı, genomun işlevi bilinmeyen kısımlarını ifade etmek için dogmatik evrimcilerce uydurulmuş bir kavramdır. Evrimciler genomun tesadüfi bir süreçte ortaya çıktığını varsaydıkları için, protein kodlamayan kısımların işlevsiz olduğunu iddia etmişler, bunların hayali evrim sürecinde biriken yığınlar olduğunu varsaymışlardır. Kendilerince gereksiz yığınlar olarak yorumladıkları bu DNA parçalarını 1990″lı yıllardan itibaren, çöp DNA olarak isimlendirmişlerdir.
Sayın Berkan da yazısında bu yanılgıyı tekrarlamaktadır:
“Düşünebiliyor musunuz, genetik kodumuzun yüzde 2″si, yaşamak için gerekli proteinlerin üretiminde görevli, yüzde 8″i ise genetik evrim tarihimizin kim bilir hangi zamanında etkisiz hale getirdiğimiz virüsleri taşıyan “çöp DNA”.”
Sayın Berkan”ın yazdıklarına bakıldığında köhne evrimci iddiaları ezberci bir anlayışla ele aldığı, bunları birer gerçekmiş gibi kolayca benimseme eğiliminde olduğu görülmektedir. Çöp DNA hakkında yazdıkları da bunun son bir örneğini oluşturmaktadır.
Oysa okurlarına “evrime yeni kanıt” olarak aktardığı bu çöp DNA hikayesi, yıllar önce ortaya atılmış, çoktan çürütülmüş ve evrimci bilim adamları tarafından artık sahte bir delil olarak kullanılamaz hale gelmişson bir evrimci yanılgıdır. Çöp DNA kavramı, artık evrimciler bile itiraf etmektedirler ki, herhangi bir gerçeklik taşımamaktadır ve bunun kullanımı yanlıştır. Evrimcileri bu itirafa zorlayan gelişme, son yıllarda yapılan araştırmalar olmuştur. Dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda bilim adamı işlevi bilinmeyen bu DNA kısımları üzerinde çalışmalar yürütmüş, protein kodlamayan bu DNA kısımlarının başka birçok hücresel işlemde rol oynadığı çok sayıda araştırmayla gösterilmiştir.
Dünyanın en saygın bilimsel dergilerinden birisi olan Science”da 2003 yılında yayımlanan bir makalede bu yöndeki çalışmalarda varılan sonuç, “Not Junk After All (Artık Çöp Değil)” başlıklı bir makalede şu sözlerle özetlenmiştir:
2. Evrimsel psikolojiyi bilim zannetme yanılgısı
İsmet Berkan, evrim teorisini benimsediği için teori lehinde öne sürülen her iddiayı doğru kabul edip okuyucularına aktarmaktadır. Hatta yazısında evrim psikolojisinin bilim dışı masallarını son derece önemli bilgiler görünümü vererek aktarmaya çalışmaktadır. Berkan insanın korkularının evrimsel kökenli olduğunu ve beyninde bunların taptaze izleri taşıdığı hikayesini şu sözlerle aktarmaktadır:
“Yıllar önce, insan beyninin kendi evriminin bütün izlerini içinde taptaze taşıdığına dair bir araştırma okumuştum. Buna göre, mesela fare korkusu, yılan korkusu, sürüngen korkusu, karanlık korkusu gibi kimi temel korkularımız aslında bize uzak atalarımızdan, belki insan bile olmayan atalarımızdan kalmışlardı.
Uzak atamız, sürüngenler tarafından avlanan bir hayvandıysa, biz bugün sürüngenden korkuyorduk vs.
Kısacası, insan beyni, eğer incelenebilse, bizim evrim tarihimizi neredeyse satır satır okuyabileceğimiz bir kitaba dönüşebilecekti.”
Görüldüğü gibi Sayın Berkan ileri sürdüğü iddialara hiçbir dayanak göstermemekte, sadece “ben okumuştum” demesiyle anlattıklarını okuyucularına bilimsel ve gerçek bir bilgi olarak kabul ettirebileceğini düşünmektedir. Oysa takip ettiği yöntem, Darwinistlerin her zaman başvurdukları propaganda yöntemlerinden biridir. Bilimsel delil yoktur, ama hikaye yoluyla insanlar ikna edilmeye çalışır.
Oysa bir yazarın okuyucularına bu tip bilgiler verirken, şu soruları da cevaplıyor olması gerekir: Bu hayali uzak atalar fare, yılan ve karşılaştıkları zaman nasıl bir mekanizma sayesinde bu korkular beyinlerine yerleşmiştir? Söz konusu hayali uzak ataların beyinleri bugün elimizde olmadığına göre, beyinlerinde yılan korkusu, fare korkusu, sürüngen korkusu gibi duygular için özel bölgeler evrimleştiği iddiasını hangi gözlem ve kanıtlara dayandırmaktadır? Bunların izi fosil kayıtlarında nerededir? Eğer yoksa, böylesine bir iddia için hayal gücü dışında kaynak ne olabilir?
Oysa bu hikayelerin kaynağı olan evrimsel psikoloji, bilimselliğin kriterlerini sağlamadığı için önde gelen evrimcilerce dahi bilim olarak kabul edilmeyen bir alandır.
Sonuç:
Görüldüğü gibi Sayın Berkan”ın yazısında ne yeni bir bulgu, ne de evrime kanıt vardır. Sayın Berkan, çöp DNA iddiasında olduğu gibi, korkular ve beyinle ilgili iddiasında da bilim literatüründe geçerliliği olmayan evrimci bir hikayeyi aktarmaktadır.
Oysa bilimsel kaynaklar okunurken gözetilmesi gereken bazı kriterler vardır. Yazıda hangi sorunun ele alındığı, ne gibi sonuçlar ortaya konduğu, bu sonuçları desteklemede hangi kanıtların öne sürüldüğü, söz konusu kanıtların kaliteli ve gerçekten destekleyici olup olmadığı gibi kriterler… Evrim teorisi söz konusu olduğunda ise şu gerçeğin hiçbir şekilde unutulmaması gerekmektedir: Darwin”in evrim teorisi, tüm iddiaları bilimsel olarak yalanlanmış bir teoridir. Teoriyi destekleyen tek bir delil bulunmamaktadır. Delil olarak öne sürülen tüm fosiller ve sahte kanıtlar geçersiz kılınmıştır. Bu iddiayı telkin metodlarıyla ayakta tutmaya çalışmak, günümüzün dogmatik Darwinistlerinin sürekli olarak başvurduğu bir yöntemdir.