Bilim ve Ütopya dergisinin Aralık 2002 sayısının 75. sayfasında, “Fosillerdeki Proteinler, Evrimin Anlaşılmasına Yarayacak” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, bir kemik fosili üzerinde yapılan çalışmaların sonucunda, proteinlerin fosiller içinde milyonlarca yıl saklanabildiği belirtiliyordu. Hem Bilim ve Ütopya, hem de yazının asıl kaynağı olan New Scientist dergisi, bu buluş sayesinde, canlı türleri arasındaki evrimsel ilişkinin izinin sürülebileceğini öne sürmektedirler. Her buluşu, evrimci önyargılarıyla değerlendirmekten geri kalmayan bu yayın kuruluşları, bilimsel bir çıkarımda bulunmamakta, sadece ideolojilerine uygun olarak dileklerini dile getirmektedirler.
Herşeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, canlı türlerinin birbirlerinden evrimleşerek türedikleri bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek değildir. Aksine, kanıtlar bunun mümkün olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla, evrimcilerin senaryoları, sadece teorilerine olan dogmatik bağlılıklarından kaynaklanmaktdadır: Önce bir varsayımda bulunmakta, sonra da bu varsayım kesin bir gerçekmiş gibi yeni buluşları bu varsayıma uydurmaya çalışmaktadırlar.
Darwinizm”in bu çarpık mantık örgüsü bazen öyle işletilmektedir ki, evrimin aleyhindeki bir bilgi bile bazen teorinin kanıtı gibi sunulabilmektedir. Bilim ve Ütopya”nın yazısı bunun açık bir örneğini içermektedir: Yazıda, araştırmacıların yaklaşık 55 bin yıl öncesine ait Bizonların atalarına ait kemiklerden osteokalsin adlı proteini aldıkları ve bu proteninin amino asit dizilimini saptadıkları belirtilmektedir. Pekiyi sonuç nedir?
Bu dizilimin günümüz bizonlarınki ile tamamen uyumlu olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu bilgiyi öğrenen önyargısız bir kişi, “demek ki bizonlarda hiçbir evrim yaşanmamış, 55 bin yıl önce nasıllarsa, günümüzde de aynı şekildedirler, bu çalışmanın evrimi gösteren bir yönü yoktur” diyecektir. Ancak evrimciler bunu diyemedikleri için, “Osteokalsinin farklılaşması yavaş…” demektedirler. Bu evrimci önyargının etkisinin çarpıcı bir göstergesidir. Ortada hiç bir değişim olmadığı halde hala farklılaşmadan söz edebilmek, bu yorumu yapanın ne kadar bağnaz olduğunu ortaya koymaktadır.
Evrimciler, ellerinde evrimi kanıtlayan bir delil olmadığı için, kelime oyunlarını teorilerini ayakta tutabilmek için en etkin yöntem olarak görmektedirler.
Evrimcilerin bir diğer yöntemi ise, yine bu yazıda görülen taraftarlarına vaadde bulunma, ümit verme yöntemidir. Yazıda, fosillerden elde edilen proteinlerin, canlılar arasındaki evrimsel ilişkiyi ortaya çıkaracağı vaad edilmektedir. Ancak ortada bu yönde elde edilmiş tek bir bilimsel sonuç bulunmamaktadır.
Bilim ve Ütopya dergisine ve diğer tutucu evrimcilere tavsiyemiz, evrimi körü körüne savunmak için tür yöntem ve taktikler geliştirmek yerine, konuya objektif bir gözle yaklaşmaları ve bilimsel delillerle yüzleşmeleridir. Bu durumda Darwinizm”e inanmakla büyük bir aldanış içinde olduklarını kendileri de göreceklerdir.