Hürriyet Bilim dergisinin 8 Mart 2003 tarihli sayısında “Genetik Hayatımızın Her Alanına Girdi” başlıklı bir yazı yayınlandı. Genetik biliminin farklı çalışma alanlarından örnekler verilen yazıda, çeşitli genetik araştırmalar kısa kısa ele alınıyordu. Bunlardan biri insanın sözde evrimsel geçmişine ışık tuttuğu söylenen genetik analizlerle ilgiliydi. “Atalarımızın İzinde” alt başlığını taşıyan kısa yazıda, insanın sözde biyolojik evriminin, genlerinde arşivlenmiş olduğu ileri sürülüyordu.
Hürriyet Bilim’de bu konuda şu ifadeler yer alıyordu:
“İnsanlığın tarihi tüm beden hücrelerine yazılmıştır. Biyolojik evrimi, büyük göçler hatta geniş alanlara yayılan salgınlar bile arşivlidir. Bununla birlikte tarih kitabının okunması pek kolay değil. Herşeyden önce her bireyi eşsiz kılan 3 milyon kadar minik örgü hatasından oluşmakta. Kalıtımdaki çeşitlilikler moleküler saat görevini de gördüklerinden, türümüzün yaşını da açıklayabiliyorlar. Modern insan 200.000 yıl önce doğmuştu…”
Oysa insanın DNA”sında söz konusu biyolojik evrim iddiasını doğrulayan herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Hürriyet Bilim’in bu iddialarının tek kaynağı, genetik verileri kendi Darwinist ön yargıları doğrultusunda yorumlayan “evrim genetikçileridir”.
Evrim genetikçileri yaptıkları bazı analizlere dayanarak günümüz insanının 200.000 yıl önce Afrika’da evrimle ortaya çıktığını ileri sürmektedirler. Bu herhangi bir bulguya değil, sadece evrim teorisini mutlak doğru olarak kabul eden ön yargıya dayalıdır. Evrimcilerin ellerinde 200.000 yıl öncesine ait hiçbir DNA örneği mevcut değildir. Yaptıkları tek şey, günümüzde yaşayan farklı ırklara mensup insanlardan aldıkları DNA örneklerine bakıp, bunların evrimleştiklerini varsayıp, sonra da bu varsayımlara göre geçmişe yönelik çıkarımlar yapmaktır.
Evrimciler sözde evrimsel kalıtım araştırmalarında en çok mitokondriyel DNA analizlerine başvururlar. Hürriyet Bilim’in ‘moleküler saat görevi gören kalıtım değişiklikleri’ iddiası da bu analizleri tarif etmektedir. Bu analizler mitokondriyel DNA”da belli zaman aralıklarıyla mutasyonlar yaşanacağı, dolayısıyla mitokondriyel DNA”daki değişimlerin, geçmişe yönelik tarihlendirmelerde bir moleküler saat gibi kullanılabileceği fikrine dayanmaktadır. Oysa bu fikri kökünden geçersiz kılan somut bilimsel kanıtlar mevcuttur.
Mitokondriyel DNA analizi -hücrede enerji sağlamakla görevli ve kendi DNA”sına sahip bir organel olan- mitokondrinin sadece anne tarafından aktarıldığı, böylelikle mitokondriyal DNA parçalarındaki değişimlerin anne, anneanne, büyük anneanne vs. kanalıyla en eski ataya kadar izlenebileceği kabul edilerek yapılır. Oysa mitokondrinin sadece anne yoluyla aktarıldığı fikri artık bir efsaneden ibarettir. Çünkü mitokondrinin babadan da aktarılabileceğini gösteren bilimsel bulgular ortaya çıkmıştır.
1999 yılında Proceedings of the Royal Society dergisinde yayınlanan iki ayrı makalede bu varsayımın geçersizliği ortaya konmuştur. Malezya’nın küçük bir adasında yaşayan insanların hücrelerinde babadan aktarılmış mitokondrilere rastlanmıştır. Ünlü Nature dergisi evrimci bir yayın organı olmasına karşın bu bulguların “mitokondriyel DNA varsayımlarını haksız çıkardığını” itiraf etmiştir:
“Mitokondri aktarımında babadan geçen DNA ihtimali, tarih öncesi olayları zamanlandırmada insan mitokondriyel DNA”sından faydalanılan birçok evrimsel ve moleküler antropolojik çalışmanın yeniden değerlendirilmesi anlamına gelebilir”. (“Fathers can be Influential too”, 18 Mart 2003: http://www.nature.com/nsu/990318/990318-5.html)
Benzer bir haber 2002 yılında New Scientist dergisinin internet sitesinde yayınlanmış ve Danimarkalı bir hastanın mitokondrilerini %90 oranında babadan aldığının anlaşıldığı bildirilmiştir. Sitede, bunun, evrim biyologlarının varsayımlarına vurduğu darbe şu şekilde aktarılmıştır:
“Evrim biyologları, türlerin birbirinden ayrılmasını mitokondriyal DNA dizilerindeki farklılıklardan yola çıkarak tarihlendiriyorlardı. Mitokondriyal DNA”nın çok nadiren de olsa babadan aktarılması, çalışmalarının çoğunu geçersiz kılmaya yeterli olacaktır“. (“Mitochondria can be inherited from both parents” , 23 Ağustos 2002: http://www.newscientist.com/news/news.jsp?id=ns99992716)
Son olarak, Annals of Human Genetics dergisinde çıkan bir yazıda bugüne kadar basılmış tüm mitokondriyel DNA analizlerinin yarısından çoğunun hatalı bulunduğu bildirilmiştir. (Forster, P. M., Annals of Human Genetics, 67, 2-4, 2003) Habere göre evrimcilerin başvurduğu mitokondriyel DNA veri bankaları hatalı işlenmiş bilgilere dayanıyordu. Peter Forster isimli araştırmacının ortaya çıkardığı bu durumu Nature dergisi şöyle haber veriyordu:
“Hatalar o kadar yaygın olabilir ki genetikçiler insan popülasyonları ve evrim çalışmalarında yanlış sonuçlara varıyor olabilirler…. Forster’ın, dizilimlerin değişimine göre oluşturulan evrim ağaçlarını kapsayan hata-araştırma yöntemi, bu hataların çapını eksik tahmin ediyor olabilir”. (“Error reports threaten to unravel databases of mitochondrial DNA”, Carina Dennis: http://www.nature.com/cgi-taf/DynaPage.taf?file=/nature/journal/v421/n6925/full/421773a_fs.html )
Böylece Forster’ın bu tespitiyle birlikte, evrimcilerin çalışmalarında kullandıkları istatistiki verilerin güvenilmezliği daha da pekişmiştir.
Görüldüğü gibi günümüzde yaşayan insanların genlerine bakıp tamamen hatalı bir yöntemle sürdürülen ve sadece evrimci ön yargılarla yorumlanan genetik analizler evrime bir kanıt değildir. Mitokondriyel DNA analizlerinin tutarsızlığını ispatlayan somut bilimsel kanıtlar, Hürriyet Bilim’in “Kalıtımdaki çeşitlilikler moleküler saat görevini de gördüklerinden, türümüzün yaşını da açıklayabiliyorlar. Modern insan 200.000 yıl önce doğmuştu” iddiasını geçersiz kılmaktadır.
Hürriyet Bilim’in bir türlü kabullenemediği gerçek ise şudur: İnsanın gerçek kökeni evrim değil yaratılıştır. Darwinizm’e körükörüne inanan bilim adamlarının genetik veriler üzerinde yaptığı çarpıtmalar bunu değiştiremeyecektir. Hürriyet Bilim yaratılışın sağlam bilimsel kanıtlarını kabullenmeli ve Darwinizm’in çarpık ve tutarsız iddialarını terk etmelidir. Objektif bir bilim dergisi olabilmenin yolu budur.