The New York Times gazetesinin 1 Eylül 2008 tarihli baskısında Carl Zimmer imzalı ve “Gaming Evolves – Oyunlar Evrimleşiyor” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda, bilgisayar simülasyonlarına dayalı evrimsel oyun “Spore” konu ediliyordu. Spore, tek hücreli canlılarla başlıyor ve oyun süresince bu canlılar akıllı çok hücreli canlılara dönüşüyordu. Bu çok hücreli canlılar da oyunun aşamalarıyla birlikte gelişip medeniyetler kuruyor, galaksileri kolonize ediyor ve yeni gezegenlere yerleşiyorlardı. Bu evrimleşme, DNA puanları kazanan kullanıcıların canlıya kol veya kanat gibi organlar ilave etmesiyle gerçekleşiyordu.
Elbette, bilgisayar üzerinde kurgulanan bu senaryolar, önceden bilinçli olarak programlanmış komutlara dayanırlar ve doğada kör tesadüflere dayalı olarak devam ettiği öne sürülen evrimle bir benzerlik taşımazlar. Tam aksine, bu tip tasarımların gerçekleşmesi için, müthiş bir teknoloji, sayısız teknik cihaz ve en önemlisi de bilinçli ve yetenekli yüzlerce insana ihtiyaç vardır. Bunların bir araya gelme amacı, yalnızca bir “oyunun tasarımı” meydana getirebilmektir.
Örneğin yazıda görüşleri aktarılan Yale Üniversitesi”nden Richard Prum ve Thomas Near, Spore”daki yaratıkların adım adım geliştiği sürecin evrimle bir ilgisi olmadığını belirtiyor ve “mekanizmanın ciddi derecede hatalı olduğunu” ifade ediyorlardı. Zimmer da, mutasyonel süreçlere dayanmadığı için Spore”daki evrimleşmenin “uzak bir benzetme” dahi oluşturmadığını yazıyordu.
Chicago Üniversitesi paleontoloğu Neil Shubin de bunun sadece bir oyun olduğu ve bilgisayardaki ortamın doğaya benzemediği yönünde yerinde bir çekince ortaya koyuyordu.
Bunlarla beraber, yazar Zimmer”ın, bilgisayar simülasyonları ve evrim teorisi hakkındaki yorumlarında önemli bir yanılgı ortaya koyduğu görülüyordu. Zimmer, simülasyonların gelişim tarihini ele alırken evrim teorisinin matematikten aldığı sözde desteğe dair şu iddiayı ortaya koyuyordu:
1900″lü yılların başında, matematikçiler bir organizmanın popülasyonunu basit denklemlerle temsil edebilmeyi başardılar. Bu denklemleri; doğal seleksiyonun, bazı genleri bir nesilden bir diğerine yayabildiğini göstermede kullandılar. Bunu yapmakla evrim çalışmalarını, modern, güçlü bir bilime dönüştürdüler. 1
Zimmer bu satırlarda popülasyon genetiğinin gelişimini anlatmaktadır. Ancak matematik sayesinde evrim çalışmalarının “güçlü” bir bilime dönüştüğü ifadesi kuşkusuz ki gerçekleri yansıtmamaktadır. Bunun güzel bir göstergesi, 1967 yılında Philadelphia’daki Wistar Enstitüsü’nde gerçekleştirilmiş olan bir sempozyumdur. Bu sempozyumda bir yanda dünyanın ünlü fizik bilimcileri ve matematikçileri, diğer yanda önde gelen doğa bilimcileri yer almıştır.
Sempozyumda sunulan çalışmalar, “Evrimin neo-Darwinist yorumuna matematiksel meydan okuyuş” başlığıyla derlenip yayınlanmıştır [Paul S. Moorhead and Martin Kaplan, eds, “Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian Interpretation of Evolution” (Wistar Institute Press, 1967)]. Söz konusu sempozyumda matematikçi D. S. Ulam, yaptığı hesaplamalara dayanarak gözün küçük mutasyonların birikimiyle evrimleşmesinin imkansız olduğunu açıklamıştır.
Görüldüğü gibi bilgisayar yardımıyla gözün iddia edilen evrimini simüle edip matematiksel olarak hesaplamaya çalışan matematikçiler, bunun imkansız bir senaryo olduğunu görüp bunun Neo-Darwinizm”e ağır bir darbe olduğunu kaydetmişlerdir. Dolayısıyla Zimmer”ın, evrim teorisinin matematiksel hesaplamalarla güçlü bir bilime dönüştüğü yönündeki iddiası geçersizdir.
Zimmer”ın, körükörüne bağlandığı anlaşılan Darwinizm”in ideolojik bir yanılgı olduğunu görmesini diliyor, kendisine bilimsel verilerin Yaratılış gerçeğini kanıtladığını kabullenmesini tavsiye ediyoruz.
Not: Dilerseniz, Darwinistlerin birer çaresizlik göstergesi olan sanal girişimleri hakkında aşağıdaki yazımızı inceleyebilirsiniz.
http://www.netcevap.org/index.php?git=makale&makale_id=230
1 http://www.nytimes.com/2008/09/02/science/02spor.html?_r=2&oref=slogin&oref=slogin