Animal Planet’ın bu belgesellerinde ortaya koyduğu anlatımın dayanakları bilimsel değil felsefidir. Doğada kürk sahibi olmayan canlılara kürk için gerekli genleri kazandıracak bir mekanizma bulunmamaktadır. Örneğin sürüngenler milyonlarca yıl kutuplarda yaşamaya devam etseler dahi vücutları kürkle kaplanmaz. Sürüngenlerin genlerinde pulların genetik bilgisi; Minsk öküzü veya kutup ayısının genlerinde de kürkün genetik bilgisi bulunur. Rastgele mutasyonlar hep zararlı olduğu ve genetik bilgiyi artırma değil azaltma yönünde rol oynadığı için bu iki bilgiyi kodlayan genler arasında bir dönüşüm mümkün değildir. Bugüne kadar gözlemlenen sayısız mutasyon, canlıların ya anormal yapılar geliştirip sakat kalmalarına ya da ölmelerine yol açmıştır.
Kısacası Animal Planet’ın bu iddiaları bilimsel dayanaktan yoksun, inançla beslenen önyargılardır. Bu inancın da son derece tutarsız olduğu açıktır. Örneğin İkinci Dünya Savaşı”nda Kuzey Afrika’da kullanılan hava soğutmalı tanklar da bölge şartlarına uyumludur. Ancak bu uyumun dayandığı tasarım komplekstir ve bunların rastlantısal doğa olaylarıyla ortaya çıkma ihtimali bulunmamaktadır. Tankı inceleyen biri bunların kökeninin rastlantıya dayalı doğa olayları değil, bir mühendisin tasarımına yani bilinçli tasarıma dayalı olduğunu anlar. Kutup canlılarının kürk tasarımı da böyledir. Canlının çevre şartlarına uygun bir kürkle donatılmış olması canlının kürkünde bilinçli tasarım bulunduğunu, yani bunun yaratıldığını gösterir.