Bu belgeselde bilimsel olarak gerçekleşmesi mümkün olmayan senaryolar ardı ardınca gerçekleşmiş kabul edilip masallar dizisi ortaya kondu. Binbir gece masallarını aratmayan yapımda 400 milyon yıl öncesinden günümüze doğru “hayali evrimsel dönemler”in resimleri çekildi ve izleyicilere bilimsel gerçeklermiş gibi aktarıldı.
İlk başta ekranda “400 milyon yıl önce” başlığı çıktı ve “evrim göreceli olarak yakın bir zamanda denizlerden kuru topraklara çıkmıştır” masalı anlatıldı. Ancak karaya çıkan bir balığın, karada yaşamada gerekli fizyolojik sistem ve organları kör tesadüfler sonucu nasıl kazanmış olabileceğine dair en ufak bir açıklama getirilmedi. Sadece “Hayvanlar karada yaşamak için suyu vücutlarında tutma yolları bulma gereği duymuşlardır” gibi sözde evrime amaç atfeden bilim dışı bir yaklaşım sergilendi. Evrim teorisinin iddiaları hakkında bilgisiz olduğu anlaşılan Cine-5, Darwinizm propagandası uğruna evrimcilerin iddialarını bile gözden geçirme gereği duymaksızın, kendi hayalgücünde şekillendirdiği dönüşümleri “balık istedi, oldu” gibi mantık dışı izahlarla geçiştirdi. Halbuki adı üzerinde “rastlantısal” olan mutasyonlar, organizma ne kadar isterse istesin, ne kadar ihtiyaç duyarsa duysun, ona bir yenilik katmayacak, onun için yeni bir organ inşa etmeyecektir.
Cine-5″in evrim masalları şöyle devam etti:
“350 milyon yıl önce… Dev böcekler suya dayanıklı deriler evrimleşmiştir bu da onların gezegene dağılmalarını sağlamıştır. 290 milyon yıl önce… daha çok hayvan fazla su olmadan yaşamayı öğrenmişti. Sert kabukları su kaybını engelliyordu.
140 milyon yıl önce… Sürüngenler kuşlara evrimleşmiştir. Onların suya dayanıklı yumurta tasarımları vardır. Bu da onların gezegendeki bazı düşman çevrelerde yaşamasını sağlamıştır.
Memeliler vücutlarında su tutacak şekilde evrimleşmiştir. Bazıları çölde bir hayata bile adapte olmuşlardır.”
Görüldüğü gibi Cine-5″in evrim propagandası yapmak maksadıyla yer verdiği tüm bu laf kalabalığının altında en ufak bir bilimsel kanıt veya açıklama yoktur. Sürüngen pulları nasıl olup da sadece kuşlarda bulunan tüy gibi özel yapılara dönüşebilir? Nasıl olup da sürüngenlerin içi dolu ağır kemikleri uçmada ağırlığın azaltıldığı içi boş kuş kemiklerine dönüşebilir? En önemlisi kanat ve onu destekleyen kaslar nasıl evrimleşebilir? Nasıl olup de bu hayali evrim sürecinin bir noktasında, kuşa geçiş aşamasındaki sürüngenleri kaçınılmaz olarak hantallaştırarak yarım kanatlar körelmemiş olabilir; normal sürüngenlere göre dezavantajlı duruma düşen bu canlılar nasıl olup da yaşam mücadelesinde elenip ortadan kalkmamışlardır?
Cine-5″in bu sorulara verilecek yanıtı yoktur; sadece “sürüngenler kuşlara evrimleşmiştir” ya da “memeliler vücutlarında suyu tutacak şekilde evrimleşmiştir” gibi masallarla konuyu geçiştirme yoluna gitmektedir. Gerçekte memelilerin kökeni evrimcilerin asla açıklayamadıkları ve teoriye büyük darbe vuran bir konudur. Örneğin ünlü evrimci Rogen Lewin “İlk memeliye nasıl geçildiği hala bir sırdır” diyerek evrimcilerin içinde bulundukları durumu özetlemektedir. (Roger Lewin, “Bones of Mammals, Ancestors Fleshed Out”, Science, cilt 212, 26 Haziran 1981, s. 1492) Ancak Cine-5 evrim teorisini kitlelere benimsetmede bilimsel bulgulara dayanmak yerine, kurbağanın prense dönüştüğü masallardaki hayalgücünü tercih ettiği için bu açmazları gündeme hiç getirmemektedir.