Belgeselde, çeşitli dinozor fosillerinin elde edildiği kazı alanları gösterildi ve fosiller evrim senaryosuna göre yorumlanarak hangi dinozor türünün hangi dinozor türünden sözde evrimleştiğine dair masallar anlatıldı. Ayrıca kuşlar ile dinozorlar arasındaki kemik benzerlikleri konu edilerek bu canlıların evrimsel akraba oldukları öne sürüldü.
Dinozor fosillerinden yola çıkılarak türler arasında kurulmaya çalışılan zorlama ata-soy ilişkileri, evrimci ön yargılarla hareket eden bilim adamlarının hayali spekülasyonlarından ibarettir. Evrimi en baştan bir dogma olarak kabul eden araştırmacılar, fosileri birbirlerine olan benzerliklerine bakarak hayali bir soyağacına oturtmaktadırlar. Ancak bu yaklaşım, evrim teorisi adına hiçbir şeyin ispatı değildir. Evrimciler, fosilleri bulmadan önce evrim senaryosu zaten zihinlerinde mevcuttur. Ve buldukları fosilleri tamamen yapay olarak oluşturulmuş bu senaryoya oturtmaktadırlar. Yani evrimciler için önce senaryoları, sonra fosiller gelmekte, fosiller hayali evrim senaryosuna malzeme olarak kullanılmaktadır.
Ancak evrimcilerin fosilleri kendi teorilerine uydurma çabaları gibi, gözboyayıcı anlatımlarla halkı fosillerin teorilerine kanıt oluşturduğuna inandırmaya çalışmaları da geçersizdir. Çünkü paleontoloji alanında elde edilen bilgiler, doğa tarihi boyunca türler arasında hiçbir geçiş yaşanmadığını ortaya koymuştur.
Oklahoma Üniversitesi Jeoloji ve Jeofizik Bölümü”nden David B. Kitts bu durumu şöyle ifade etmiştir:
“Evrim türler arasında ara geçiş formları gerektirir ancak paleontoloji bunları sağlamamıştır.” (David B. Kitts (School of Geology and Geophysics, University of Oklahoma), “Paleontology and Evolutionary Theory,” Evolution, Vol. 28, September 1974, sf. 467)
Fosil kayıtlarında geçiş formlarından eser yoktur. Dahası, canlılar fosil kayıtlarında aniden ve kusursuz beden yapılarıyla ortaya çıkarlar. Oxford Üniversitesi Zoolojik Kolleksiyonlar Yöneticisi Tom Kemp, “Fosiller ve Evrim” isimli 1999 basımı kitabında bu durumu şöyle kabul eder:
“Yeni canlı kategorileri hemen hemen tüm durumlarda fosil tabakalarında belirleyici karakteristikleri zaten mevcut olarak ve bilinen atasal grupları olmaksızın çıkar.” (Fossils and Evolution, Dr TS Kemp – Curator of Zoological Collections, Oxford University, Oxford Uni Press, sf 246, 1999)
Bu yöndeki bulgular, Discovery Channel’da dinozor fosilleri arasında kurulmaya çalışılan türden akrabalık ilişkilerini de, evrimcilerin hayali soyağaçlarını da dayanaksız bırakmıştır. Evrimcilerin hayat ağacının bilimsel değeri yoktur. Evrimciler hiçbir bilimsel kanıtı olmadığı halde kendi hayallerini süsleyen soyağaçlarıyla kendilerini avutmaktadırlar.
(Discovery Channel’da iddia edilen ata-soy ilişkileri, bilimsel bulgulara tamamen aykırı olmanın ötesinde, bir anlatım tarzı olarak da bilimsel değildirler. Dilerseniz, bu konudaki yazımızı buradan okuyabilirsiniz)
Belgeselde, kuşlar ve dinozorlar arasında ortaya konan akrabalık ilişkisi iddiası da aynı şekilde spekülatiftir.
Üstelik bu spekülasyon, kuşların indirgenemez komplekslik ortaya koyan özgün yapılarıyla fosil kayıtlarındaki dev boşluğu tamamen gözardı eden -yani körükörüne bir inancı sürdürme uğruna savunulan- bir iddiadır. Kuşların evrimi dogmasının bilimsel kanıtlar karşısında geçersizliğini ortaya koyan yazımızı buradan okuyabilirsiniz.