Geçtiğimiz Mart ayında New Scientist [i] adlı internet sitesi başta olmak üzere birçok bilimsel sitede Horozbina balıkları (blenny fish/Alticus arnoldorum) ile ilgili makaleler yayınlandı. Makaleler Avustralya’nın New South Wales Üniversitesi’nden araştırmacı Terry Ord ve arkadaşlarının bu balık türü üzerinde yaptıkları bir araştırmaya yer veriyordu. Araştırmaya göre; bu balıklar Güney Pasifik Okyanusu’ndaki Rarotonga Adası’nda gel-git nedeniyle sular çekildiğinde kayalıklar arasında kalan suda yüzüyor, sular yükseleceği zaman ise sular çekilinceye kadar kaya üzerine çıkıyordu.
Araştırma ekibi Horozbina balıklarının sular yükseleceği zaman neden kayaların üzerine çıktığını tespit etmek için, bu balık türünün 250 tane plastik maketini kullandı. Maketlerin yarısını suyun içinde yarısını suyun dışında tutan bilim insanları, sular yükseldiğinde suyun içindeki maketlerin suyun dışındaki maketlerden 3 kat daha fazla zarar gördüğünü gördüler. Yani Horozbina balıkları gel-git nedeniyle sular yükseldiğinde iguana, deniz yılanı ve su samuru gibi büyük canlılardan korunmak için karaya sığınıyorlardı. Ancak sular çekildiğinde tekrar suya geri dönüyorlardı.
Horozbina balıklarının bu harika yetenekleri haberde evrimsel safsataya sözde delil oluşturma amacıyla kullanılmış ve Horozbina balıklarının karaya geçiş aşamasında olan sözde amfibi balıklar olduğu iddia edilmiştir. Öncelikle makalede hiçbir bilimsel delil olmamasına rağmen “Bu Balıklar Kara Canlısı Olmak İçin Şu An Evrim Geçiriyor” başlığıyla okuyucu yanlış yönlendirilmektedir. Nitekim evrim iddialarının geçersizliği halihazırda makalenin içinde verilmektedir. Örneğin bilim adamı Terry Ord’un açıklamalarına göre bu canlının;
- Karada yaşamak için en gerekli uzuvlar olan bacakları bulunmamaktadır.
- Derisi çok az miktarda oksijen alabilse de, asıl solunumu solungaçlarıyla suda yapmaktadır.
Bu nedenle yapılan başka araştırmalara göre; ortalama 6,5 cm uzunluğunda olan Horozbinaların okyanus suları olmadan yaşaması yani evrimcilerin iddia ettiği gibi bir kara canlısı olması imkansızdır. Çünkü kayaların üzerine çıksalar da kayaların üzerinde biriken sulara ve kayalara vuran dalgalar nedeniyle havada oluşan su zerrelerine ihtiyaçları vardır. Solungaçlarını ve derilerini nemli tutmazlarsa yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değildir. [ii]
Horozbina balığının karada yaşayabilmek için tek ihtiyacı ayak ve akciğer de değildir. Başka hayati özelliklere daha ihtiyacı vardır. Örneğin bu balığın kara canlısı olabilmesi için:
- vücut atıklarını arıtmak için böbreklere,
- derisinden sıvı kaybetmesini önleyecek özelliklere,
- kulaklarının ve gözlerinin kuru havada fonksiyonlarını yerine getirebilecek özelliklere sahip olması da gerekmektedir.
Horozbina balığı tüm bu özelliklere sahip olmadığı sürece karada yaşayamaz ve kısa süre içerisinde ölür.
Bu haberde yer alan evrimci izahlardaki çelişkiler bunlarla da sınırlı değildir. Örneğin konuyla ilgili başka bir makalede [iii] Horozbinaların ne kadar süre suyun dışında kalabildiklerinin hesaplanamadığı belirtilmekte, makalenin devamında ise “bir Horozbina türü”nün sözde tüm zamanını suyun dışında geçirebildiği iddia edilmektedir. Ne var ki bu çelişkili ifadelerin sonunda hangi Horozbina balığı türünün bu yeteneğe sahip olduğu ise açıklanmamaktadır.
Evrimciler bugüne kadar çeşitli balık türlerini, amfibiyenlerin sözde atası olarak tanıtmaya çalıştılar. Ancak şu bilimsel açıdan reddedilemez bir gerçek ki bir balığın amfibiyene dönüşebilmesi için çok fazla değişiklik geçirmesi gerekir ve bu değişim aşamasında yarı yüzgeçli-yarı ayaklı, yarı solungaçlı-yarı akciğerli, yarı böbrekli çok sayıda ara-geçiş aşamasında canlının yaşamış olması gerekir. Ancak fosil kayıtlarında bu tür canlıların bir tanesine dahi rastlanmamıştır. Bugüne kadar bulunan 800 milyonu aşkın fosilin arasında herşeyiyle mükemmel tam balıklar, tam amfibiyenler vardır, ancak tek bir tane dahi yarısı deniz canlısı yarısı kara canlısı olan bir ara geçiş formuna rastlanmamıştır.
Dişli Horozbina Balıklarının Bilinmeyenleri
Dişli horozbina, gövdesine kıyasla oldukça büyük dişlere sahip küçük bir balık türüdür. Ortalama 5 cm uzunluğunda olan ve okyanusta yaşayan bu balıkların her an savunmasız olduğu düşünülebilir. Ancak Rabbimiz, sonsuz rahmetinin bir tecellisi olarak bu çok küçük canlıları onları koruyacak özel bir savunma sistemi ile birlikte yaratmıştır. Dişli horozbina balıklarına bu ismin verilmesinin sebebi de, işte bu savunma sistemidir.
Bu balıkların alt çenelerinde iki adet büyük köpek dişi bulunur. Fakat, bu dişler adeta içleri kimyasal silah ile dolu dev bir fabrikadır.
Balık, saldırıya uğradığında, kendini savunmak için, dişlerin içerisindeki saklı zehri kullanır. Kimyasal bir savunma silahı görevi gören bu zehir, saldırganı geri püskürterek balığın güvenle uzaklaşmasını sağlar.
Öncelikle, belirtmek gerekir ki, balığın kullandığı zehir, evrim ile açıklanamayacak kadar kompleks kimyasal süreçler sonucu üretilmekte ve üç özel bileşenden oluşmaktadır:
Koni salyangozunda görülen nöropeptid (beynin aktivitesini etkileyen sinyal molekülleri)
Akreplerde görülen lipaz (gıdasal lipidlerin sindirilmesi ve işlenmesinde görevli enzim)
Opioid peptid (vücutta morfin gibi etki eden beyindeki opioid reseptörlerine bağlanan moleküller)
Dişli horozbina, bir başka balık tarafından avlandığı zaman, avcı balık onu yutmadan önce ısıracaktır. Bu da, balığın zehrini enjekte etmesini sağlar.. Zehrini enjekte ettiğinde ise nöropeptid ve opioid peptid bileşenleri kan basıncında ani düşüşe sebep olduğu için, avcı balık koordinasyonunu yitirir. Ağzı istemsiz olarak açılır ve böylece dişli horozbina balığı avcının ağzından güvenle kaçabilir. Ayrıca zehrin etkisi bir süre devam ettiği için de, avcı balık dişli horozbina balığının peşinden gidemez.
Burada çok önemli bir nokta vardır: Zehir var olduğu ilk andan itibaren, içerisinde bu karışımları barındırmadığı takdirde; dişli horozbina balığının kaçabilmesi ve balığın ağzından güvenle çıkabilmesi mümkün olmayacak ve zaten ilk denemede balık yem olacaktır. O nedenle de, zehrin var olduğu ilk andan itibaren bu üç kimyasal bileşene sahip olması şarttır. Bu da bizlere, canlıdaki bu zehir sisteminin kör tesadüflerin sonucu olamayacak kadar kompleks olduğunu gösterir.
Horozbina balıkları diğer tüm canlılar gibi, en gelişmiş teknolojilerle dahi erişilemeyen üstünlükte komplekslikler sergilemektedirler. Ve diğer tüm canlılar gibi onlar da kusursuz yaratılış delilleridir. Balıkların günün birinde sudan karaya geçip kör tesadüflerin yardımıyla akciğerler ve ayaklar geliştirdiği iddiası bir hayalden ibarettir. Gerçek olan ise, bu canlıları Yüce Allah’ın kusursuzca yaratmış olduğudur.
[i] https://www.newscientist.com/article/2124873-these-fish-are-evolving-right-now-to-become-land-dwellers/
[ii] https://blogs.scientificamerican.com/artful-amoeba/wonderful-things-leaping-fish-spends-entire-life-on-land/
[iii] https://flipboard.com/@flipboard/flip.it%2FPc_gsZ-plagued-by-predators-in-the-sea-these-f/f-f2a7c7d872%2Fpopsci.com