Geo dergisinin Şubat 2006 sayısında “En Yaşlı Tavşan” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, Berlin Doğa Bilimleri Müzesi araştırmacılarından Robert Asher ve ekibince Moğolistan’da ele geçirilen bir fosil bulgusu duyuruluyordu. Gomphos elkema olarak isimlendirilen fosil, eski bir tavşan türüne aitti ve yaşı 55 milyon yıl olarak tahmin ediliyordu. Sözkonusu tavşan fosili, günümüz tavşanlarına oranla birtakım farklılıklar ortaya koyuyordu. Örneğin daha küçük kulaklara ve sincaplardaki gibi sivri azı dişlerine sahipti. Ancak günümüz tavşanlarında olduğu gibi uzun arka bacaklara ve ön ayaklara oranla daha iri arka ayaklara sahipti.
Geo dergisi, bilinen en eski tavşan olarak kaydedilen fosille ilgili yorumunda şu sözlere yer veriyordu:
“Tavşanların atalarına ait olan bu iskelet, bilinenlerden 20 milyon yıl daha eski ve memeli hayvanların gelişimini, dinozorların ortadan kalktığı döneme dek bağlayabildiği için de bilim adamlarını heyecanlandırdı.”
Geo dergisi bilindiği gibi evrimci bir yayındır. Buna göre “memeli hayvanların gelişimi” ifadesiyle memelierin sözde evrimsel bir gelişim sürecinde başka canlı gruplarından ortaya çıktığı iddiasına atıfta bulunulduğu anlaşılmaktadır. Geo, söz konusu son fosilin iddia edilen süreci aydınlatacağının umulduğunu belirtmekle, Gomphos elkema’yı önceden benimsediği bir hayali evrimsel senaryoya oturtmaya çalışmaktadır.Ancak ne var ki böyle bir çaba boşunadır. Çünkü temel alınan senaryo, yani memelilerin evrimsel gelişimi iddiası, paleontolojinin gerçekleri karşısında bir hayalden ibarettir. Memelilerin tüm grupları, diğer tüm canlı gruplarında olduğu gibi, fosil kayıtlarında karakteristik özellikleri tam oluşmuş şekilde, kusursuz yapılarıyla ve aniden ortaya çıkmışlardır. Memeliler ve evrimsel ataları olduğu öne sürülen sürüngenler arasında, zaman faktörü ve anatomik kriterler açısından sürekli gelişim kaydeden fosil serileri yoktur. Bu sebeple ünlü paleontolog ve önde gelen evrimci George Gaylord Simpson şu itirafı yapmak zorunda kalmıştır:
Bu, memelilerin 32 ayrı takımının hepsi için geçerlidir… Her takımın bilinen en eski ve en ilkel üyesi, bu takıma ait temel karakterlerin hepsine zaten sahiptir ve hiçbir durumda bir takımdan bir diğerine doğru ilerleyen devamlı bir gelişim bilinmemektedir. Çoğu örnekte farklılık o kadar keskin ve boşluk o kadar büyüktür ki, tüm bir takımın kökeni spekülatif ve son derece tartışmalıdır…
Ara formların bu sistemli yokluğu, sadece memelilere has değildir ve paleontologların uzun zamandır fark ettiği gibi neredeyse evrensel bir olgudur. Bu olgu, omurgalı ya da omurgasız neredeyse tüm hayvan sınıfları ve tüm takımlar için geçerlidir. Açıkçası aynı olgu, bitkilerin farklı kategorileri için de söz konusudur. (George G., Simpson, “Tempo and Mode in Evolution”, Columbia University Press, New York, 1944, s. 105, 107)
Görüldüğü gibi Geo dergisinin son fosil bulgusu vesilesiyle gündeme getirdiği memelilerin gelişimi iddiası, hiçbir fosil kaydı bulunmayan, sadece evrim teorisine dogmatik bağlılıktan ötürü savunulan bir kurgudan ibarettir. Dergi yetkililerine, memelilerin evrimi senaryosunun tamamen kanıtlardan yoksun olduğu gerçeğini, satır aralarına serpiştirilen evrim hikayeleriyle örtbas etmeye son vermelerini tavsiye ediyoruz. Memeliler başka canlı gruplarından tesadüfler ve kör doğa olaylarıyla evrimleşmemiş, Allah”ın “Ol” emriyle yaratılarak ortaya çıkmışlardır.