Memelilerin evrimi senaryosu, son bir fosil bulgusuyla yeni bir darbe aldı. Sözkonu fosil bulgusu, New York Times gazetesinin 24 Şubat 2006 tarihli sayısında “Beaver or otter, it lived in dinosaurs’ time (Kunduz veya su samuruydu, dinozorların zamanında yaşadı)” başlığıyla haber verildi. Bilim yazarı John Noble Wilford tarafından düzenlenen habere göre, soyu tükenmiş bir tür olan fosil, Çin’de ele geçirildi ve yaşı 164 milyon yıl olarak hesaplandı. Castorocauda lutrasimilis olarak isimlendirilen canlı, yaklaşık 50 cm uzunluğundaydı, balıklarla besleniyordu ve yüzücü bir türdü. C. lutrasimilis, diş yapısıyla kunduz, kuyruk yapısıyla ise su samuruna benziyordu.
Fosilin, evrimci bilim adamlarını şaşkınlığa sürükleyen özellikleri ise, memelilerin evrimi masalıyla belirgin şekilde çelişen yaşam şekli ve yaşında yatıyor.
Memelilerin evrimi iddiası: Hayal ürünü bir senaryo
Evrim teorisi memelilerin sözde atalarının sürüngenler olduğunu iddia etmektedir. Ancak memeliler ve sürüngenler arasında çok büyük farklar vardır. Memeliler sıcakkanlı hayvanlardır (vücut ısılarını kendileri üretir ve sabit tutarlar), yavrularını doğururlar, emzirirler ve vücutları tüylerle kaplıdır. Sürüngenler ise soğukkanlıdır (ısı üretemezler ve vücut ısıları dışarıdaki havaya göre değişir), yumurtlayarak çoğalırlar, yavruları emzirme gibi bir özellikleri yoktur ve vücutları pullarla kaplıdır.
İki canlı grubu arasındaki bu farklılıkların nasıl olup da aşıldığı, bir diğer deyişle memelilere özgü yapıların nasıl olup da değişerek başka bir canlının özelliklerine dönüştüğü sorusu evrimciler adına tam anlamıyla cevapsızdır. İddia edilen bu dönüşümler tamamen hayalgücü ürünüdür. Evrimciler bu doğrultuda öne sürebilecekleri tek bir bilimsel kanıta dahi sahip değildirler. Nitekim sürüngenlerle memelileri birbirine bağlayabilecek tek bir ara form fosili dahi bulunamamıştır. Bu yüzden evrimci paleontolog Roger Lewin, “ilk memeliye nasıl geçildiği hala bir sırdır” demek zorunda kalır. (Roger Lewin, “Bones of Mammals, Ancestors Fleshed Out”, Science, cilt 212, 26 Haziran 1981, s. 1492)
Memeliler, fosil kayıtlarında özgün yapıları tam gelişmiş olarak ortaya çıkmışlardır. 20. yüzyılın bilinen evrimcilerinden ve Neo-Darwinist teorinin kurucularından biri olan George Gaylord Simpson ise, evrim teorisi açısından çok şaşırtıcı olan bu gerçeği şöyle ifade eder:
Dünya üzerindeki yaşamın en kafa karıştırıcı olayı, Mezozoik Çağı”nın, yani sürüngenler devrinin, memeliler devrine aniden değişmesidir. Sanki bütün başrol oyunculuğunun çok sayıda ve türdeki sürüngenler tarafından üstlenildiği bir oyunun perdesi bir anda indirilmiştir. Perde yeniden açıldığında ise, bu kez başrolünde memelilerin yer aldığı ve sürüngenlerin bir kenara itildiği yepyeni bir devir başlamıştır. Ortaya çıkan memelilerin bir önceki devire ait izleri ise yok gibidir. (George Gaylord Simpson, Life Before Man, New York: Time-Life Books, 1972, s. 42)
Lewin ve Simpson’ın itiraflarından da anlaşıldığı üzere, memelilerin evrimi iddiası körükörüne desteklenen bir spekülasyondan ibaret.Son C. lutrasimilis bulgusu ise zaten hayalgücünden başka bir dayanağı olmayan bu senaryoyla çarpıcı bir çelişki sergiliyor.
C. lutrasimilis’in evrimci hayalgücüne engeli
Evrimcilerin klasik masalına göre memelilerin sözde evrimsel yayılımının dinozorların soyunun yaklaşık 65 milyon yıl önce son bulmasından sonra başladığı öne sürülmektedir. Deniz memelilerinin sözde evriminin ise günümüzden 55-60 milyon yıl kadar önce başladığı iddia edilmektedir. Bir diğer deyişle deniz memelilerinin kara memelilerinden evrimleştiği var sayılmaktadır. Ancak evrimcilerin bu senaryoda C. lutrasimilis’e bulabilecekleri bir yer yoktur. Çünkü fosilin yaşı 164 milyon yıldır. Bu, memelilerin denizde gerçekleştiği iddia edilen sözde evriminin başlangıcından 100 milyon yıl kadar eski bir tarihtir. Üstelik, C. lutrasimilis, tam bir memelidir. Parmaklarının arasında yüzmeyi sağlayan ağ dokuya ve tüylere de sahiptir.
Tüyler, sözde evrimsel kökeni zaten karanlıkta olan yapılar olarak evrimciler açısından önemli bir sorun oluşturmaktadır. C. lutrasimilis ise tüylerin fosil kayıtlarındaki en eski örneğinin yaşını milyonlarca yıl daha geriye atmış bulunmaktadır. Bu durum ise evrimcileri tümüyle içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemektedir.
Nitekim New York Times yazısında bu açmaz hakkında şu yoruma yer verilmiştir:
Erken memeliler alanında bir uzman ve Almanya’nın Frankfurt kentindeki Senckenberg Araştırma Enstitüsü’nde görevli olan Thomas Martin, denizlerin memelilerce fethini 100 milyon yıl geriye attığını ve [sözde evrimle ilgili] geleneksel görüşle çarpıcı şekilde çeliştiğini belirtti.
Sonuç:
C. lutrasimilis fosili, evrim teorisinin bilimin gerçeklerine dayanarak değil, bu gerçeklere rağmen ayakta tutulan dogmatik bir inanç olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Fosilin sahip olduğu memeli karakteristiklerinde hiçbir evrimsel gelişim izi görülmemektedir. Fosil ayrıca memelilerin hayali evrimi senaryosunun zaman ölçeğinden fazlasıyla taşmaktadır. Bu durumda memelilerin evrimi senaryosunun bir hayal olduğu, fosil kayıtlarının ortaya koyduğu yaratılış gerçeğinin ise C. lutrasimilis’le bir kez daha pekiştiği kesindir. Memeliler tesadüflerle varolmuş rastgele varlıklar değil, Allah’ın üstün bir bilgi ve güçle yarattığı yaratılış delilleridir.
Not: Bu yazı aynı zamanda aşağıdaki habere cevabımızdır:
Bilim ve Teknik, Uzak geçmişten bir konuk, Nisan 2006