“Bir grup ayının doğal seleksiyonla, yaşam alanlarında giderek daha suya uyumlu hale gelmesi, giderek daha büyük ağızlar kazanmaları ve bunun balina kadar büyük bir canlıya dönüşmüş olmalarında hiçbir zorluk görmüyorum.”[iii]
“”Balinanın doğuşu, bundan 60 milyon yıl önce, dört ayaklı, kıllı memelilerin yiyecek aramak için denize girmeleriyle başladı. Çağlar geçtikçe, yavaş yavaş değişiklikler oluştu. Arka ayaklar kayboldu, ön ayaklar yüzgeçlere dönüştü, kıllar yok olarak kalın, yumuşak, silgimsi balina derisine yol açtı, burun delikleri başın tepesine hareket etti, kuyruk genişleyerek balinanın fırçamsı kuyruğuna dönüştü ve beden, suyun içinde giderek büyüyüp devleşti.””[iv]
2.Balinalar, kara memelerinde bulunmayan özgün yapı ve sistemlere sahiptirler
Balinalar ile bunların ataları olduğu öne sürülen kara memelileri arasında suyun korunumu, görme ve haberleşme gibi temel fizyolojik özellikler açısından büyük farklılıklar vardır. Şimdi balinalardaki tasarımı inceleyerek, evrim masalının önündeki bilimsel açmazları bu yönden ele alalım:
Balinaların vücutlarındaki suyu koruyan özel tasarım
Balinalar suda yaşamalarına karşın, ihtiyaç duydukları suyu denizin tuzlu suyundan karşılamazlar. Yaşamak için tatlı suya ihtiyaç duyarlar. Bu canlıların su ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları tam olarak bilinmemekle birlikte ihtiyaçlarının büyük kısmını, okyanustaki suya göre yüzde otuz kadar daha az tuz içeren diğer deniz canlılarını yiyerek giderdikleri düşünülmektedir. Tatlı suyun kıt bulunduğu bu ortamda canlının bedeninde suyun olabildiğince fazla korunması ve tüketimin olabildiğince az tutulması şeklinde kritik kısıtlamalar ortaya çıkmaktadır. Su miktarı balinalar için çok önemlidir ve bundan dolayı balinalar aynen develerde olduğu gibi terlemezler. Böbrekleri, ürenin konsantrasyonunu, balinaya su kazandıracak şekilde ayarlarlar.
Balina sütü neden yağlıdır?
Su ihtiyacına yönelik bir başka hassas ayar, dişi balinanın sütündeki yağ oranında ortaya çıkar. Anne balina yavrusunu peynir kıvamındaki çok yoğun bir sütle besler. Bu süt insan sütünden on kez daha yağlıdır. Sütün bu derece yağlı olmasının birtakım kimyasal sebepleri vardır. Yağ, yavru tarafından vücuda alındıktan sonra işlenirken yan ürün olarak su açığa çıkar. Böylece anne, en az su kaybıyla yavrusunun su ihtiyacını gidermiş olur.
Balinaların gözlerindeki tasarım
Balinaların göz tasarımında ve haberleşme sistemlerinde de kara memelerinde örneği bulunmayan, kompleks ayarlamalar mevcuttur. Kara memelilerinde toz ve darbeleri engelleyici olarak göz kapağı bulunur. Balinalarda ise gözleri farklı bir tehlikeye, derinlerdeki basınca karşı koruyan sert bir tabaka vardır. Ayrıca balinaların göz tasarımında kırılma indeksi, bir gösteri havuzunda suyun altından sıçrayan bir katil balinanın suyun seviyesinden altı metre yükseklikteki balığı mükemmel bir hassaslıkla yakalamasını mümkün kılar. Bunun yanısıra, balinanın gözleri, kara memelilerindekinden farklı olarak, kafanın iki yanında bulunur, böylelikle akıntılara karşı korunmuş olur. Gözlerdeki çubuk hücreleri ile koni hücrelerinin oranındaki ayarlama sayesinde, ışığa hassasiyet renk ve diğer detaylara hassasiyete oranla fazladır. Bu oranın yanısıra gözlerde fosfor bulunması, derin denizlerin karanlık ortamında görmelerini kolaylaştıran bir tasarımdır.
Balinaların kullandığı matematiksel hesaplama
Balinaların yiyecek kaynakları ve birbirlerinin yerini belirlemede kullandıkları asıl algı görme değil, duymadır. Birçok balina deniz dibindeki karanlık bölgelerde bir tür doğal “sonar” sayesinde avlanır. Balinanın beyni, bilim adamlarınca henüz tam olarak anlaşılamayan bir şekilde, klik sesleri çıkarır. Objenin balinaya olan uzaklığı matematiksel bir hesaplama ile anlaşılır. Balinanın beyni, çıkardığı seslerin objeye çarpıp geri döndüğü hızı, bu iş için gerekli zamanla çarpar ve çarpımı ikiye böler. Elde edilen sonuç, objenin kendisine uzaklığıdır. Üstelik balina ses dalgalarını, beyniyle belli bir noktaya odaklama ve bir ışık hüzmesi gibi gönderme yeteneğine de sahiptir. Geriye dönen dalgalar, hayvanın beyninde analiz edilir ve yorumlanır. Bu yorum, hayvana karşısındaki cismin biçimini, büyüklüğünü, hızını ve konumunu açıkça belli eder. Hayvanın kafatası yapısı, beyni bile tahrip edecek kadar sürekli ve şiddetli bir biçimde yaydığı ses bombardımanından korunmak için ses yalıtımlıdır. Bu canlılardaki sonik sistem inanılmaz derecede hassastır. Öyle ki Amerikan donanması teknolojisini geliştirmek için, deniz memelilerindeki sonar tasarımını taklit etmektedir. [v]
Yavru balinalara özel tasarımlar
Balinadaki mükemmel tasarımlar bunlarla sınırlı değildir. Bir yavru balinanın ağız tasarımı, annesinden süt emmek için öyle uygun bir şekilde tasarlanmıştır ki, yavru balina sütü hiçbir kayba uğratmaksızın ve de ağzına deniz suyu almaksızın emebilir. Ayrıca yavru balinalar, uzun dalışlar için yüklü miktarda oksijeni depolayabilen ciğerlere ve kulak zarlarını basınçtan koruyan bir tasarıma da sahiptirler.
Her biri açık bir tasarıma işaret eden bu ayarlamalar, kara memelilerinde bulunmayan, balinalara özgün ayarlamalardır. NG ise okurlarının aklı bir yana bırakıp bütün bunların evrimle ortaya çıktığına inanmalarını beklemektedir. NG, balinaların bilinçli olarak tasarlandığını inkar etmekte, balinanın, günün birinde denizde yaşamaya karar veren bir kara memelisinden hiçbir bilinci olmayan, geleceği göremeyen rastlantısal mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmalarıyla evrimleşmesi sonucu ortaya çıktığını savunmaktadır.
Peki ama hangi mutasyon balinanın sözde atası olan memelide bir sonar meydana getirebilir? Mutasyonların etkisi ve beynin balinanın yaşamı açısından önemi göz önüne alındığında, mutasyonların beyni tahrip edip balinayı sakat ya da ölü bırakacağı açıktır. Beyin bu rastlantısal süreçte tahrip olacağı yerde, nasıl olup da ses dalgaları üreten, bunları belli noktalara odaklayabilen ve objelerin yerini matematiksel hesaplamalarla belirleyen mükemmel bir sonar kazanabilir? Hangi tesadüf, Amerikan donanmasının teknoloji geliştirme birimlerinin dahi erişemediği sonar kalitesini üretebilir? Hangi mutasyonlar bir kara memelisinin ayaklarını yüzgeçlere çevirebilir ve tonlarca ağırlığı itebilen kuyruğu meydana getirebilir?
Kuşkusuz bu sorular suyu verimli şekilde kullanmayı mümkün kılan sistemler, emzirme sistemi ve göz ve kulaklardaki basınca karşı korumalı sistemler hakkında da sorulabilir. Ancak evrimcilerin bu sorulara verebileceği hiçbir makul açıklama bulunmamaktadır. Bu soruların tek cevabı vardır. Balinalar bir anda eksiksiz bir şekilde yaratılmışlardır. Allah, diğer bütün canlıları olduğu gibi, balinaları da ihtiyaçları olan tüm sistemlerle kusursuz olarak yaratmıştır. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
“”Ey insanlar, Allah”ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah”ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O”ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?”” (Fatır Suresi, 3)
Balinaların sözde evrimiyle ilgili klasik senaryoya göre, karada yaşayan memelilerin suda yaşama geçiş yaptıkları kabul edilmektedir. Oysa Indohyus“a bakıldığında bu canlının zaten suda yaşadığı ve hatta diş yapısından otçul bir yaşam sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Indohyus“un bu özelliği, klasik masallarında karada yaşayan memelilerin canlı av bulmak için denize geçiş yaptıkları hikayesini anlatan evrimciler açısından önemli bir çelişki oluşturmaktadır. New Scientist yazısında konuyla ilgili olarak şu ifadeye yer verilmektedir:
“Bu araştırma aynı zamanda deniz memelilerinin karada yaşayan öncüllerinden deniz avları avlamak için suya döndükleri düşüncesine meydan okuyor” .. “Bu gösteriyor ki, Indohyus zaten sığ sularda yaşamaktaydı ve sulara sadece canlı av avlamak için dönmüş değildi”.
“Bu özelliklerin hiçbiri günümüz ve soyu tükenmiş olan deniz memelileri türlerini karakterize etmemektedir… Buna ilaveten, tüm bu özellikler deniz memelileriyle bağlantılı olmayan bazı memelilerde de mevcut bulunmaktadır”.
New Scientist editörlerine, canlıların kökenini hiçbir zaman var olmamış evrim gibi hayali bir sürece dahil etmeye çalışarak açıklama saplantısını terketmelerini tavsiye ediyor, bu uğurda ortaya konulan evrimci masalların bilimdışı özelliğinin farkına varmalarını ümit ediyoruz.