Çin’in güneyindeki bir mağarada elde edilen fosiller, pandanın da “yaşayan fosil” olduğunu ortaya koydu. Bir diğer deyişle, fosil kayıtları bu canlıların ilk ortaya çıkışından itibaren milyonlarca yıl boyunca panda olarak kaldığını göstermekte.
Bulgunun detayları, Amerikan Bilimler Akademisi yayını olan PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde yayımlandı.[i] Araştırma ekibinde ABD’deki Iowa Üniversitesi’nden antropolog Russell Ciochon ile Çin Bilimler Akademisi araştırmacıları Changzhu Jin ve Jinyi Liu gibi bilimadamları yer aldı.
PNAS yazısına göre, bilimsel adı Ailuropoda microta olan fosil panda, günümüzde Çin’in dağlık bölgelerinde yaşamını sürdüren dev pandadan daha küçük ebatlara sahiptir. Dev pandanın boyu 1.5 m kadar olmakla beraber, cüce panda olarak anılan fosil pandanın boyu 1 m den daha azdır. Bu durum, farklı boylarda atların mevcut olması gibi, farklı boylarda pandaların da yaşadığını göstermektedir.
Diğer yandan, sözkonusu fosil bulgusu, yaşça en eski fosil unvanını da elde ettiği için pandanın kökeni açısından kritik önem taşımaktadır. Ayrıca A. microta’nın kafatası kalıntılarının büyük oranda korunmuş olması, araştırmacılara bu canlıyı kapsamlı şekilde tanımlama imkanı sağlamıştır. Yapılan incelemeler, bu en eski panda kalıntılarının panda anatomisi dışında hiçbir özellik barındırmadığını ortaya koymuştur. Böylece hem fosillerin yaşı hem de kalıntıların göreceli olarak iyi korunmuş olması, pandanın daha önceden bilinen[ii] yaşayan fosil özelliğini doğrulayıp sağlamlaştıran bilgiler sağlamıştır.
Iowa Üniversitesi Haber Merkezi’nce hazırlanan ve Amerikan Bilimi Geliştirme Derneği’nin haber organı Eurekalert’te yayımlanan konuyla ilgili haberde, pandanın yaşayan fosil olduğunu gösteren şu ifadeler yer aldı:
Yaklaşık 18 ay kadar önce Çin’in güney bölgesindeki bir mağarada Çin Bilimler Akademisi’nden Changzhu Jin ve Jinyi Liu’nun da dahil olduğu bir ekip tarafından ele geçirilen yeni bulgular, dev pandanın temel anatomisinin milyonlarca yıl boyunca büyük oranda değişmeden kaldığını gösteriyor.[iii]
Evrimcilerin hayal kırıklığı: En eski panda da otobur
A. microta’nın kalıntıları, bu canlının milyonlarca yıllık değişmezliğini ortaya koymasıyla evrim teorisine net bir darbe ortaya koymuş oldu. Bulguların evrimci varsayımlar aleyhinde bir diğer önemli etkisi ise pandanın beslenme alışkanlıklarıyla ilgili.
Evrimci senaryoya göre, bambu kamışlarını yiyerek beslenen otobur pandaların, etobur atalardan evrimleştiği varsayılmaktadır. Bunun nedeni, pandaların geniş çeneleri, dişleri ve güçlü pençeleridir. Evrimciler pandaların sözde atalarının bu özelliklerini diğer hayvanlara karşı kullandıklarını iddia ederler. Oysa pandaların tek düşmanı insanlardır, hayvanlar arasında düşmanları yoktur ve güçlü dişlerinin ve çenelerinin nedeni ise bambu saplarını kolayca koparıp çiğneyebilmeleridir. Güçlü pençeleri ise bambuların gövdelerine tırmanmaları içindir. Çoğunlukla bambu ile, zaman zaman ise meyve ve bitkilerle beslenen pandaların etçil atalardan türediklerine dair bir delil yoktur. Bu iddia, sadece evrim teorisine göre tüm canlıların ortak atadan türemiş olması, dolayısıyla canlılardaki farklılıkların daha sonra evrimleşmiş olması gerektiği şeklindeki önyargılı ve yanlış düşünceye dayanmaktadır.
En son A. microta bulguları, bu evrimci iddiayı her zaman olduğundan daha dayanıksız bir duruma düşürdü. Çünkü A. microta’nın kafatası ve diş özellikleri, en eski pandaların da günümüz pandaları gibi otobur olduğunu ortaya koymaktadır.
Ciochon bu konuda şunları söylemektedir:
“Pandalar çok özgün, tamamen vejeteryan beslenmesi olan tek ayı türüdür. … Bizim yeni bulgumuz gösteriyor ki pandalardaki bu özgün bambu yeme özelliği zaman olarak çok gerilere uzanıyor. Buna göre pandalar, birçok milyon yıldır özgünlüklerini koruyup panda olarak kaldılar”[iv]
Görüldüğü gibi, bambu yeme alışkanlığının sözde evrimitamamen bir aldatmacaya dayanmakta, pandaların beslenme şeklinin değişmezliğibir gerçek olarak tespit edilmektedir.
Radikal haberindeki evrim yanılgısı
Sözkonusu bulgular, Radikal gazetesinin 20 Haziran 2007 tarihli sayısında “Pandanın atasının izleri” başlıklı bir haberle bildirildi. Radikal haberi, evrim teorisi aleyhinde sonuçlar ortaya koyduğu halde teoriyi destekliyormuşçasına çarpıtılan bulgulara bir yenisini ekliyordu. Haberde şu yanıltıcı ifadelere yer veriliyordu:
Bulgular tek vejetaryen ayı türü olan pandanın, milyonlarca yıldır diğer ayılardan farklı bir evrim çizgisi izlediğini ortaya koyuyor.
Radikal haberindeki bu evrimci iddianın tamamen çarpıtılmış bir ifade olduğu açıktır. Bu yazıda da ortaya konduğu gibi, pandaların özgün özelliği olan bambuya dayalı beslenme alışkanlığı “evrim” değil, “evrimsizlik” çizgisi ortaya koymaktadır. Sadece beslenme alışkanlığı değil, fosilin genel anatomisi de değişmezlik göstermektedir. Buna göre objektif tutum, pandaların ilk ortaya çıktıkları andan itibaren panda olarak kaldıklarını, yani yaratıldıklarını kabullenmek olmalıdır. Radikal’in bunu görmezden gelip değişmezlik ortaya koyan özgün özelliklerin “evrim çizgisi” ortaya koyduğunu iddia etmesi, bir propaganda yöntemidir, gerçeklere tamamen zıt şekilde Darwinist masallar anlatmaktan ibarettir.
[i] Changzhu Jin, Russell L. Ciochon , Wei Dong , Robert M. Hunt, Jr, Jinyi Liu, Marc Jaeger, and Qizhi Zhu, The first skull of the earliest giant panda, PNAS, 26 Haziran 2007, vol. 104, no. 26 pp.10932-10937
[iii] UI anthropologist, colleagues discover remains of earliest giant panda, 18 Temmuz 2007, http://www.eurekalert.org/pub_releases/2007-06/uoi-uac061507.php
[iv] UI anthropologist, colleagues discover remains of earliest giant panda, 18 Temmuz 2007, http://www.eurekalert.org/pub_releases/2007-06/uoi-uac061507.php