Geçtiğimiz günlerde TRT-1 kanalında yeni bir bölümle “Vahşi Karşılaşmalar” belgesellerine devam edildi. Bu bölüm “Kutup Ayısı: Buzu Bekleyen Hayvan” ismini taşıyordu ve kutup ayılarının yaşamlarını konu ediyordu. Son derece soğuk iklim alanlarında yaşayabilen bu canlıların bedensel özelliklerinin yanısıra kendi aralarındaki ilişkileri de ele alınıyordu. TRT-1, kutuplardaki yaşam hakkında bazı faydalı bilgiler vermesine karşın belgeselin sonlarına doğru bilimsel bir yanılgı sergiliyordu.
TRT-1 deki belgeselde kutup ayılarının yüzme yeteneklerinin anlatıldığı bölümde şu ifadelere yer veriliyordu:
“Kutup ayılarının su yaşamına sağladığı fevkalade uyum, onları neredeyse en yeni deniz memelileri sınıfına sokacaktır”.
TRT-1 bu iddiasında ‘en yeni deniz memelileri sınıfı’ gibi bir ifade geçirmektedir. Bu ifadeden sanki devam etmekte olan bir evrim süreci varmış ve sudaki yeteneklerini geliştiren ayılar yeni deniz memelilerinin ortaya çıkmasını sağlamak üzereymiş gibi bir anlam çıkmaktadır. Bilindiği gibi evrim teorisi balina ve yunus gibi deniz memelilerinin sözde karada evrimleşip denizlere açılarak denizde yaşamaya uyum sağlayan canlılardan evrimleştiğini kabul etmektedir. Örneğin bir evrimciye balinaların kökenini soracak olursanız “Deniz kıyısında leş yiyerek beslenen köpekler bir gün daha iyi besin kaynakları bulmak için denize açıldılar; ayakları yüzgeçlere dönüştü, burun delikleri zamanla başlarının üzerine taşındı ve bu köpekler zamanla balinalar haline geldiler” cevabını alırsınız. Oysa bu iddia sadece bir masaldır. Daha iyi beslenme imkanları, avcılardan korunma, çevre şartları vs.. gibi faktöre dayandırılan bu basmakalıp hikayelerin hiç bir bilimsel değeri yoktur, çünkü bu tip “doğa şartları” canlıları evrimleştirmez. Evrim teorisi, “doğal seleksiyon” ve “mutasyon” adı verilen iki mekanizma ile canlıların evrimleştiği iddiasındadır; ama bunların da hiç bir zaman evrimleştirici bir etkileri olduğu gözlemlenmemiştir. Bu detaylara girmek istemeyen popüler evrimci yayınlar, kitleleri başta sözünü ettiğimiz evrim masalları ile ikna etmeye çalışmaktadırlar. TRT kanalı bu yaklaşımı bu defa kutup ayısı için sergilemekte ve iyi bir yüzücü olan bir başka kara memelisini inandığı bu masala adapte etmektedir. TRT-1 bir başka programında da hipopotam veya su samuru gibi memelilerin de bir gün deniz memelilerine dönüşeceğini söyleyebilir; bunların hepsi bilim dışı birer fantaziden ibaret olacaktır.
TRT-1 yayınladığı belgesellerde bu tür Darwinist masallar anlatmaktan kaçınmalıdır. Bunlar bilimsel olgular değil, sadece körükörüne inanılan hikayelerdir. TRT yetkilileri, yayınladıkları belgesellerin bilimsel seviyesini düşüren bu tür evrim masallarından vazgeçmeli, devlet televizyonunu, Darwinizm”i körü körüne savunan dogmatik bir televizyon kanalı haline getirmekten kaçınmalıdır.