Hürriyet Bilim”in 22 Ocak 2005 tarihli sayısında, “İnsanın Evrimi Neden Eşsiz” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, Chicago Üniversitesi”nden Eric Vallender”e ait bir çalışmanın sonuçları duyuruluyordu. Vallender, yaptığı bir takım incelemelere dayanarak, insanda beynin gelişimini kontrol eden genlerin, makak ve farelerdeki karşılıklarına oranla değişmeye daha açık olduğunu tespit etmişti ve insanın sözde evriminin bu sebeple hızlı gerçekleşmiş olabileceğini öne sürüyordu.
Öncelikle insanın evrimle ortaya çıktığı iddiası, hiçbir bilimsel bulguya dayanmayan ve sadece bir dogma olarak savunulan bir iddiadır. Evrimciler, günümüz maymunlarıyla insan arasındaki bazı farklılıklara bakarak insanın evrimi masalını bunlara göre şekillendirirler. İnsan beyninin, maymun beyninden büyük olması yüzünden bu masalda insan beyninin zaman içinde irileşerek geliştiği anlatılır. Oysa son derece kompleks bir organ olan beynin evrimle ortaya çıktığını gösteren hiçbir kanıt bulunmamaktadır.
Darwinistlerin bu iddialarını desteklemekte kullandıkları uydurma kanıt, kendi önyargılarına dayanarak- küçükten büyüğe doğru sıraladıkları kafatası şemasıdır. Ancak insanın hayali soyağacına dahil edilen kafatasları düzenli bir gelişim bile ortaya koymamaktadır. Örneğin insan ve sözde atası olduğu ileri sürülen Australopithecine”lerin kafatasları arasında çok büyük bir hacim farkı vardır. Ayrıca insan beynindeki işlem kapasitesi çok üstün, tasarım da son derece komplekstir. Beyindeki bu özellikler bilgisayar mühendislerince yeni tasarımlar geliştirmede örnek alınmaktadır. Böyle bir organın, Vallender”in iddia ettiği şekilde rastlantısal mutasyonlarla evrimleştiği iddiası tamamen akıl dışıdır.
Mutasyonlar etkili oldukları zaman organizmada önemli rahatsızlıklar meydana getirirler. Beyinde meydana gelmiş ve kişiyi zihinsel faaliyetler açısından daha ileri bir seviyeye ulaştırmış tek bir mutasyon dahi bilinmemektedir. Bu gerçeklere rağmen, mutasyonların insan aklını geliştirebileceğini iddia etmek, yüksekten atılan bir radyonun bir televizyona dönüşebileceğini iddia etmek kadar saçmadır.
George Marshall Enstitüsü başkanı Robert Jastrow bu saçma iddianın dayandığı mantığı şöyle ifade eder:
“İnsan gözünün rastlantı ürünü olduğunu kabul etmek zordur; ancak insan zekasının, atalarımızın beyin hücrelerinde meydana gelen rastlantısal tahribatların ürünü olduğunu kabul etmek daha da zordur.” (Robert Jastrow, “Evolution: Selection for Perfection,” Science Digest, December 1981, s. 87.)
Görüldüğü gibi, Hürriyet Bilim”de yayınlanan söz konusu iddia, insan beyninin mutasyonlarla gelişebileceğine dair hiçbir bilimsel kanıt bulunmaksızın ortaya atılan dogmatik bir iddiadır.
İnsan beyninde rastgele mutasyonlarla ortaya çıkması imkansız olan, son derece kompleks bir tasarım vardır. Bu tasarımın temelinde, çok sayıda sinir hücresinin birbirlerine çok sayıda bağlantıyla bağlanmış olması yatar. Biyoloji profesörü Ursula Goodenough, bu bağlantı ağını ve bunun işleyişini şöyle özetler:
“Her insanın beyninde ortalama 100,000,000,000 nöron bulunur. Bunların aksonları uçuca eklenecek olursa uzunlukları birkaç yüzbin kilometreyi bulur. Bunların bazıları bedene yayılarak uyarıcıları algılamada (kaşıntı) ya da tetikleme reaksiyonlarda (kaşıma) rol oynar. Ancak önemli bir miktar nöron beyinde bulunur ve burada bulunan diğer nöronlarla sinaptik bağlantılar kurar. İnsan beyninde yaklaşık 100 trilyon sinaps bulunur, bu da ortalama bir hücrenin, hayret verici bir şekilde, diğer 1.000 hücreye sinaptik bağlantılarla bağlı olduğunu gösterir. Bu sinapsların bazıları menedici, bazıları ateşleyicidir ve hedef nöron ateşleme ya da ateşlememe davranışına, çeşitli girdileri birleştirdikten sonra geçer. Bu nöronun ateşlemesinin hedefi ise 999 başka potansiyel sinaptik etkiye sahip ikinci bir nöron olacaktır”. (Ursula Goodenough, “The Sacred Depths of Nature”, Oxford University Press, New York, 1998, s. 95)
Mutasyonların hiçbir evrimleştirici özelliği bulunmadığı halde, böylesine kompleks yapıdaki bir organın bilinçsiz, amaçsız tesadüflere dayalı olarak geliştiğini iddia etmek tamamen akıl dışı bir tutumdur. Hürriyet Bilim”e, materyalizm uğruna ayakta tutulmaya çalışılan evrim masallarına rağbet etmemesini ve beyindeki kompleks tasarımın kökeninin bilinçli tasarım olduğunu yani beyni kusursuz tasarımıyla Yüce Allah”ın yaratmış olduğunu kabullenmesini tavsiye ediyoruz.