Bilim ve Ütopya dergisinin Mart 2002 tarihli sayısında, “Modern insanın Afrika”dan yayıldığı tezi yanlış mı?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda Asya ve Avrupa”da geniş bir coğrafyaya yayılan, benzer dönemlere ait süslemeler ve avcılıktaki değişimlerle ilgili buluşların, modern insan davranışlarının birçok yerde eşzamanlı olarak ortaya çıktığını gösterdiği konu ediliyordu.
Evrimcilerin hiçbir şekilde açıklama getiremeyecekleri bu son bulgular, Bilim ve Ütopya dergisi tarafından başka bir yönüyle ele alınmış, ancak evrim teorisinin içinde bulunduğu çıkmaza hiç değinilmemişti.
Ne var ki, evrim teorisinin bu çıkmazı, küçük yaştaki bir çocuğun dahi kolaylıkla görebileceği kadar açıktır.
Evrim teorisinin insanın kökeni hakkındaki çıkmazı
Yazıda sözedilen ve 18 Şubat 2002 tarihinde Nature dergisinin internet sayfasında yeralan araştırmaya göre, “modern insan davranışları, farklı kıtalarda aynı dönemlerde görülmektedir“. Bu buluş, ilk insanın Afrika”da ortaya çıktığını ve buradan dünyaya yayıldığını öne süren diğer bir evrimci tezle çelişmektedir. Bu teze göre, ilk insan Afrika”da 170 bin yıl önce ortaya çıkan tek bir atadan evrimleşmiş ve 45 bin-50 bin yıl önce de buradan dünyaya yayılmıştır.
Yakın zaman kadar birçok evrimci ilk olarak sadece Afrika”da ortaya çıkan ve dünyaya buradan yayılan insan tezini destekliyordu. Çünkü, düşünen, konuşan, akleden, yargı yeteneğine ve sanatsal değerlere sahip insanların nasıl olup da maymunlarla ortak bir atadan evrimleştiği evrimcilerin kesinlikle açıklayamadıkları bir sorudur. Böylesine açıklanması imkansız bir değişimi bir kez için bile açıklayamayan evrimciler, insan davranışlarının tek bir yerde değil, farklı kıtalarda aynı dönemde ortaya çıktığının bulunmasıyla daha da sıkışmışlardır.
Evrim teorisinin bir diğer çıkmazı
Nature dergisinin internet sayfasında yeralan ve Bilim ve Ütopya dergisinde çevirisi yayınlanan “İlk insanlar akşam yemeği için giyiniyorlardı” (Early humans dressed for dinner) başlıklı makalede ayrıca şu bilgi de veriliyordu:
“Gelişmiş aletler ve sanat gibi diğer arkeolojik kanıtlar, fosil kayıtlarında anatomik olarak modern olan insanlardan önce ortaya çıkmaktadır.”[i]
Burada verilen bilgi de insanın hayali evrimini çürütmektedir. Evrimciler, insanın sözde evrimini insanın hayali evrimsel soyağacı ile gösterirler. Bu ağaçta ise gerçekte, birçoğunun soyu tükenmiş farklı maymun türleri ya da farklı insan ırklarının fosilleri yer alır. Sözgelimi, aslında farklı bir insan ırkı olan Homo erectus evrimciler tarafından insanımsı (yarı insan yarı maymun) bir tür olarak gösterilir. (bu konu hakkındaki detaylı bilgiyi sitemizin diğer makalelerinde bulabilirsiniz).
Bu son bulgu ise evrimcilerin hayali evrim ağacının bilimsel olmadığını bir kez daha göstermiştir. Çünkü evrimcilerin yarı insan yarı maymun canlıların yaşadığını öne sürdükleri dönemde, ancak günümüz insanlarından farksız canlıların yapabilecekleri niteliklerde sanat eserlerine, süslemelere ve aletlere rastlanmıştır. Bu da göstermektedir ki, evrimcilerin varlığı konusunda ısrar ettikleri “ilkel insan ataları” (yarı maymun yarı insan canlılar) hiçbir zaman yaşamamışlardır.
Sonuç:
Her ne kadar Bilim ve Ütopya dergisi, bu son bulguların evrim teorisinin aleyhinde olduğunu görmezden gelse de, yazının içeriği zaten gerçekleri açıkça ortaya koymaktadır. Evrim hiçbir zaman gerçekleşmediği için, bilim adamlarının buluşları hiçbir zaman evrim teorisini desteklememekte, aksine evrim teorisi ile ve birbiri ile çelişen sonuçlar elde edilmektedir. Evrimciler ise her yeni bulgu ile, eski tezlerini değiştirerek yeni yeni senaryolar üreterek, evrim teorisini ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. Bu da bir kez daha göstermektedir ki, evrim teorisi bir bilimsel teori değil, uğrunda hayali senaryoların üretildiği bir dogmadır.