Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 20 Mart 2004 tarihli sayısında, “Insanlara ait bir özellik: YARATICILIK” başlıklı bir yazı yayınlandı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yaratıcılık insana değil Allah’a ait bir özelliktir. Bir insanın yoktan bir şey yaratması mümkün değildir. İnsandaki yaratma yeteneği ancak zeka, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak -mevcut varlık ve kavramları kullanarak- o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak olarak tanımlanabilir. Kısacası insandaki yaratma yeteneği mutlak bir yaratma manasında değildir.
Söz konusu yazıda, yaratıcılık yeteneği gibi, canlılar aleminde yalnızca insana özgü bir özelliğin, insan genomundaki faktörlerden kaynaklanıyor olabileceğine dair, sadece hayalgücüne dayalı spekülasyonlar ortaya konmaktadır. Ohio, Cleveland”daki Case Western Reserve Üniversitesi”nden genetikçi Evan Eichier, insanları diğer primatlardan farklı kılan özgün niteliklerinin, DNA parçalarının ekstra kopyalarından kaynaklanabileceğini iddia etmektedir. Ancak Eichier’in, gen kopyalanmasıyla yaratıcılık arasında kurduğu bu ilişki herhangi bilimsel bir kanıta değil, kendisinin materyalizme olan körükörüne inancına dayanmaktadır.
Gen kopyalaması, hücre bölünmesi sırasında bir genin fazladan kopyasının üretilmesine yol açan bir mutasyonu ifade eder. Eichier, insanı materyalist bakış açısından değerlendirdiği için tüm özelliklerinin genlerinin faaliyeti olması gerektiği yönünde bir kabulden yola çıkmakta ve böyle mutasyonlarla kopyalanmış genlerin zaman içinde insana yaratıcılık gibi özgün nitelikler kazandırmış olabileceği şeklinde bir spekülasyon ortaya koymaktadır. Böyle bir kabulün ise ne kadar akıl dışı olduğu açıktır. Çünkü genlerin yapısıyla yaratıcılığın niteliği karşılaştırıldığında yaratıcılığın genlere indirgenemez özellikte olduğu kolayca görülebilir. Genler, baz moleküllerin ucuca eklendiği basamaklardan meydana gelir ve temel yapı taşı karbon, nitrojen gibi atomlardır. Yaratıcılık ise ilham ve fikirle yani düşüncenin yanısıra; eşyaya estetik, düzen ve fayda gibi nitelikler kazandırabilen bir zevk duyusuyla ilgilidir. Yani genler somut, yaratıcılık ise soyuttur. Yaratıcılık maddeye indirgenemez. Genleri oluşturan kör ve şuursuz atomlarda sanat eserleri üretebilecek; renk uyumundan, perspektiften zevk alabilecek bir özellik yoktur.
Eichier madde dışında hiçbir şeyin bulunmadığı fikrine bağlılığından dolayı yaratıcılığın maddeye indirgenemez olduğunu kabullenmemekte, anlaşılamayan bir şekilde bunun genlerden kaynaklandığı düşüncesinden vazgeçememektedir. Elbette bu bilimsel değil, felsefi bir iddiadır.
Nitekim Eichier’ın iddialarını yorumlayan, Morris Goodman (Detroit”teki Wayne Eyalet Üniversitesi) kendisi de bir Darwinist olmasına karşın, kopyalamanın insanı evrimleştireceğine dair herhangi bir kanıtın sözkonusu olmadığını itiraf etmektedir.
Kısacası, CBT’de Eichier’den aktarılan bu iddia, materyalizme göre üretilmiş bir hayalden ibarettir