Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 16 Şubat 2007 tarihli sayısında “Kültür Zekanın Gelişimini Tetikliyor” başlıklı bir yazı yayınlandı. Şempanzelerin, orangutanların ve gorillerin kültür sahibi olduğu iddia edilen bu yazıda, söz konusu kültüre dayanarak bu canlılarda bir zeka gelişiminin söz konusu olduğu ve aynı mantıktan yola çıkarak insanın sözde evrimine de bir açıklama getirilmiş olduğu öne sürülmektedir. Oysa söz konusu yazının içeriği hayvan davranışlarının taraflı olarak yorumlanışından başka bir şey değildir.
Kuşkusuz ki maymunlarda çeşitli zeki ve sosyal davranışlar görülür. Evrimciler bu davranışları propaganda malzemesi yapıp, diledikleri gibi yorumlayarak, maymundan insana hayali bir evrimleşme sürecinin gerçekleştiği kanaatini kamuoyunda oluşturmak isterler. Gerçekte ise yaptıkları bir yanıltmaca, bilimsel dayanağı olmayan bir senaryodur.
Bunun en öncelikli sebebi doğada, Darwinistlerin hayali evrim ağacında insana çok uzak olmalarına karşın zeka gerektiren davranışlar gösteren sayısız canlının bulunmasıdır. Örneğin insan, “geometri konusunda, altıgen petekler inşa eden arılarla” veya “mühendislik konusunda, akıntıya karşı dışbükey yaya sahip barajlar inşa eden kunduzlarla” veya “inşaat konusunda, gökdelen inşa eden termitlerle” benzer bir mantığa sahiptir. Bunun yanı sıra bir köpeğe kapıdaki gazeteyi getirmesi, bir kediye kapıyı ustalıkla açması, bir papağana yap-boz parçalarını yerleştirmesi öğretilebilir. Dahası papağan, insanın kullandığı kelimeleri müthiş bir ustalıkla tekrar edebildiği gibi, insanın taklit dahi edemeyeceği birtakım sesleri (kapı zili, elektronik aletler, farklı kuşların sesleri, çalar saat gibi) olağanüstü bir mükemmellikle çıkarabilmektedir. Bir köpeğin kapıdaki gazeteyi her gün aynı saatte getirerek edindiği –evrimcilerin ifadesiyle- “kültür”, bir orangutanın Neesia meyvelerini ayıklayarak edindiği “kültür”den farklı değildir. Kendi aralarında sembolik bir dil kullanan arılar, iletişim açısından orangutanlardan da şempanzelerden de çok daha üstündürler. Bu anlamda insana maymundan çok daha yakındırlar. Kargalar ise hem zeka hem de alet kulllanımı açısından oldukça üstün özelliklere sahip canlılardır. Dolayısıyla Darwinistlerin şempanze ile insan arasındaki hayali akrabalığa en büyük delil olarak göstermeye çalıştıkları “alet kullanımı” iddiası geçersizdir. Pasifik adalarından New Caledonia”da yaşayan Corvus moneduloides türü kargalar alet yapımında şempanzelerden çok üstündür. 2002 yılının sonlarına doğru bir karganın bu alandaki yeteneği bilim adamlarını oldukça şaşırtmıştır. BBC, “Betty, en yakın akrabalarımızı utandırdı” yorumunu yaparak şempanzelerin insandan sonra en zeki canlı olduğu tezinin geçersiz olduğunu kendi ifadeleriyle vurgulamıştır.
Kuşkusuz ki tüm bunlar, insanla arının veya insanla papağanın ya da insanla karganın ortak bir atadan geldikleri anlamını taşımamaktadır. Böyle bir iddiayı destekleyecek hiçbir bilimsel delil yoktur. Tıpkı, insanla maymunun ortak bir atadan geldiğine dair hiçbir bilimsel delil bulunmaması gibi.
Dolayısıyla orangutanların ve gorillerin çeşitli davranışları “öğrenerek” bir “kültür” edindikleri iddiası son derece dayanaksız ve bilimden uzak bir iddiadır. Tüm bunlardan çıkan sonuç, Darwinistlerin tek taraflı bakış açılarının onları kendi hayal güçleriyle senaryolar üretmeye zorladığıdır. Darwinistler, davranış açısından doğada insana benzerlik gösteren pek çok canlı olduğunu bilmelerine rağmen, özellikle şempanze ve diğer maymunları tercih etmekte, kasıtlı olarak bunları ön plana çıkarmaktadırlar. Bunun tek nedeni Darwinizm propagandasını ayakta tutabilmektir. Bu propagandanın yapıldığı yayınlarda genellikle bilimsel deliller verilmemekte, yalnızca okuyan kişiyi maymundan insana bir evrim yaşandığına ikna etmek amaçlanmaktadır. Dikkat edilirse, aynı üslup ve aynı kelimeler kullanılarak bir kargayı da insana yakın bir akraba olarak lanse etmek mümkündür. Bilimsel delil vermeden, yalnızca demagojiyle bunu yapmak son derece kolaydır.
Harvard Üniversitesi”nden evrimci antropolog William Howells, davranışlarla ilgili yorumlara hiçbir şekilde delil getirilemeyeceğini şu şekilde itiraf etmiştir:
“Evrim teorisi bedenle ilgili değil ama davranışla ilgili başka sorular da gündeme getirmektedir. Bunlar felsefeyle ilgilidir, gerçekleri bulmak çok daha güçtür. Davranış, kafatası gibi fosilleşmez veya taştan aletler gibi günümüze ulaşmaz ve bu durumda bizler [eski dönemlerde] neler olmuş olabileceğine dair çok küçük işaretlere sahibizdir; hipotezlerin test edilmesi neredeyse imkansızdır”.1
Burada Darwinistlerin kabul etmeleri gereken gerçek şudur: Maymunlar da dahil olmak üzere tüm canlılar, Allah”ın kendilerine ilham ettiği şekilde varlıklarını sürdüren, Allah”a teslim olmuş varlıklardır. Sahip oldukları birtakım üstünlükler, yalnızca Allah dilediği içindir. İnsan ise, muhteşem beyni, olağanüstü zeka ve düşünme sistemi ve benzeri olmayan konuşma yeteneği ile Allah”a ait ruha sahip özel bir varlıktır. Diğer tüm canlılar gibi Yüce Allah”ın “Ol” emri ile yaratılmış ve yoktan var edilmiştir. Bunun dışında aranan tüm açıklamalar, mutlaka hüsrana uğrayacaktır.
Sonuç:
Tüm bunlar göstermektedir ki, söz konusu yazı ve iddialar oldukça iyi bilinen, eskimiş evrimci taktikleri içermektedir ve hiçbir bilimsel nitelik taşımamaktadır. Cumhuriyet Bilim Teknik dergisine, bu tip konularda bilimsel bir yaklaşım sergilemesini, önyargılı ve taraflı yorumlarda bulunmaya son vermesini tavsiye ediyoruz.
NOT:
1) Bu yazı aynı zamanda New Scientist internet sitesinde 5 Eylül 2006 tarihinde yayınlanan “Proved: Monkey see, monkey do” başlıklı makaleye ve BBC News internet sitesinde 22 Şubat 2007 tarihinde yayınlanan “Chimpanzees hunt using spears” başlıklı makaleye de cevabımızdır.
2) Bu yazı aynı zamanda Mart 2007 tarihli Bilim ve Gelecek dergisindeki “Şempanzelere ait en eski aletler Batı Afrika”da Bulundu” başlıklı makaleye de cevabımızdır.
1) William Howells, “Getting Here: The Story of Human Evolution”, Compass Press, Washington, DC.,1993, sf 229