Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 12 Nisan 2003 tarihli sayısında “Orangutanın Ana Yurdunda Maymun Fosili Bulundu” başlığıyla bir yazı yayınlandı. Yazının özelliklerinden biri evrimcilerin hayalgücünü yansıtması, bir diğeri de evrimcilerin orangutanların kökeni alanında yaşadıkları çaresizliği göstermesiydi. CBT bir kez daha bir fosil bulgusunu evrim adına sahipleniyor ancak bu fosille ilgili var olan genel tablo karşısında çaresiz kalarak çelişkili bir anlatım sergiliyordu. Bu yazıda orangutan evrimi savunuculuğuna soyunan Cumhuriyet Bilim Teknik”in söz konusu çelişkili durumu ortaya konacaktır.
CBT”deki yazıda Montpellier Üniversitesi”nden Jean-Jacques Jaeger isimli araştırmacının Tayland”da bulduğu bir fosil bulgusu haber verilmektedir. CBT önce bu fosil bulgusunun orangutanların bir akrabasına ait olduğunu iddia etmekte ancak hemen iki cümle sonra bu iddialı çıkıştan geri adım atıp Jaeger”in elinde şimdilik sadece dişler olduğunu belirtmektedir. Jaeger, Lufengpithecus chiangmuanensis olarak isimlendirdiği örneğin, orangutan akrabasına ait olduğunu dahası “tıpkı bir orangutan gibi” 70 kilo ağırlığında olduğunu ileri sürmektedir. Jaeger bu sonuca varabilmek için, sadece “dişi orangutana benziyorsa kilosu da benzemelidir” şeklinde bir çıkarım yapmakta, CBT de bu sözde “bilimsel” (!) analizi orangutanın hayali evrimine kanıt olarak aktarmaktadır. Ancak konu orangutanların sözde evrimsel kökeni alanında bilinenlere gelince CBT”nin ifadeleri değişmekte ve şöyle geri adım atmak zorunda kalmaktadır:
“Gelgelelim, Lufengpithecus”un orangutanın atası olmadığı neredeyse kesin. Söz konusu türün yaklaşık 10 milyon yıl önce Avrupa”dan Çin”e uzanan bölgede yaşayan bir grup fosil maymun türüyle ilintili olduğu öne sürülüyor. Araştırmacılar bu türlerin birbirleriyle nasıl ilintili oldukları konusunda pek bir şey bilmiyorlar.“
CBT”teki bu paragrafta da açıkça görüldüğü gibi bu benzerlik akla ilk olarak bu dişin soyu tükenmiş bağımsız bir maymun türüne ait olduğu ihtimalini getirmektedir. Bu noktada daha geniş çaplı düşünülecek ve fosil kayıtlarına genel olarak bakılacak olursa diğer türlerde de durumun orangutandakinden farksız olduğu ortaya çıkmaktadır: Fosil katmanlarında canlılar aniden ortaya çıkmakta ve dahası hiçbir şekilde değişmemektedirler. Elbette bu durum orangutanların da diğer türler gibi yaratılışla ortaya çıktıklarını göstermektedir. Kısacası orangutan evrimi hiçbir bilimsel kanıtla desteklenmemekte ve sadece CBT”nin kendi hayallerinde yaşamaktadır.
CBT”nin içinde bulunduğu çelişki, Jay Kelly isimli ağız ve çene uzmanının, yazının sonlarında yer verilen uyarısında da açıkça ortaya çıkmaktadır. Kelly, dişlerin kıyaslanmasının hayvanlar arasındaki “ilintilerin” belirlenmesi açısından her zaman sağlıklı bir yöntem olmadığını, dişleri çok yakın benzerlikler taşıyan hayvanların sonradan tamamen farklı türler olduklarına sık sık rastlandığını belirtmektedir.
Kelly”nin uyarısı gerçekten yerinde bir uyarıdır. Hatırlanacağı gibi 1922 yılında ABD”nin Nebraska eyaleti sınırları içinde bulunan bir fosil diş, evrimciler tarafından dünyaya bir “maymun-adam dişi” olarak ilan edilmiş ve bu bulguya dayanılarak insanın sözde evriminin kanıtlandığı propagandası yayılmıştı. Ünlü gazetelerde dişin sahibi olduğu iddia edilen maymun-adamı ailesiyle birlikte detaylı şekilde tasvir eden resimler yayınlanmıştı. Kısa bir süre sonra dişin bulunduğu bölgede başka kemikler de bulunmuş ve bunun evrimcilerin iddia ettikleri gibi insan benzeri bir canlıya değil, bir domuza ait olduğu anlaşılmıştı. Tarihe Nebraska Adamı Skandalı olarak geçen bu olayda açıkça görülen “evrimci hayalperestliğin” 80 yıl sonra CBT sayfalarında hala yaşadığı görülmektedir.
CBT evrimi körükörüne savunma uğruna, tek bir dişi orangutan dişine benziyor diye belirsiz bir fosili orangutanların sözde evrimsel akrabası olarak gösterebilmektedir. Ancak CBT”nin içinde bulunduğu çelişki ortadadır. CBT evrim teorisinin savunuculuğunu yaptığı sürece bu çelişkilerden kurtulması da mümkün olmayacaktır. Bu çok doğaldır çünkü bilimsel bulgular karşısında geçersizliği anlaşılmış olan Darwinizm”i savunmanın, başka bir sonuç doğurması mümkün değildir.