Geçtiğimiz günlerde Discovery Channel kanalında “Understanding the Amazing Human Brain (İnsandaki Muhteşem Beyni Anlamak)” başlıklı bir belgesel yayınlandı. Belgeselde insan beyninin işleyişi ele alınıyor, bazı hastalar üzerinde yapılan beyin ameliyatları konu ediliyordu. Beyindeki muazzam işlem kapasitesinin yanısıra çeşitli beyin bölgelerinin işlevleri inceleniyordu. Ancak Discovery Channel beyindeki muhteşem tasarımın “milyonlarca yıldır devam eden evrimin zirve noktası” olduğunu ileri sürüyordu. Bu yazıda Discovery Channel”ın insan beyni hakkındaki yanılgıları ortaya konacaktır.
Beyindeki Kompleks Tasarım
Bilim dergilerinde, insan beyni için “evrendeki en kompleks yapı” tanımlaması yapılmaktadır. Beyinde bulunan yaklaşık 100 milyar sinir hücresi yaklaşık 100 trilyon bağlantı kurarak üstün bir işlem kapasitesi ortaya koyar. Beyindeki tasarım sahip olduğu bu işlem kapasitesiyle bilgisayar mühendislerine ilham kaynağı olacak kadar üstündür. Ünlü IBM firmasının teknoloji uzmanı Dr. Kerry Bernstein, MSNBC.com”da yayınlanan “Beyin Bilgisayarlara Ders Öğretiyor” başlıklı haber-ropörtajda, IBM merkezinde her yıl düzenli olarak nörologların katılımıyla konferanslar düzenlediğini ve mühendislerini beyindeki tasarım konusunda bilgilendirdiğini ifade etmektedir. Bernstein beyindeki işleyişin aynen taklit edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir:
“Beyinde olağanüstü bir paralellik hakim. Yani tek bir bit bilgi, bir anda tam 100.000 nörona yayılabiliyor. Böylece beyin, bilinen en hızlı bilgisayardan yüzbinlerce kat daha hızlı oluyor. Bizim ise bunu elektronikte gerçekleştirebilmemiz mümkün değil” .
Beyindeki bu üstün tasarımın yanısıra verimlilik gözetilen bir işleyiş bulunmaktadır. Berkeley”deki California Üniversitesi”nde optometri ve psikoloji profesörü olan Martin S. Banks bu konuda: “Beyin, gerçek hayatta muhtemelen ihtiyaç duymayacağı bilgiyi korumak için fazladan enerji harcamama özelliğiyle verimlidir.” demektedir .
Görüldüğü gibi beyindeki düzenleme ve işleyiş mükemmel bir tasarıma sahiptir. Bu organın Discovery Channel”ın ileri sürdüğü gibi rastlantılara dayalı bir “evrim” süreciyle oluştuğuna inanmaksa, yeryüzündeki bilgisayarların mühendisler tarafından yapılmadığına, bir takım rastlantılar sonucunda, plastik ve metallerin gelişigüzel birleşmeleriyle oluştuklarına inanmak gibidir.
Discovery Channel kendi ön yargıları doğrultusunda her biyolojik yapıyı evrimle açıklamaya çalıştığı için beyin hakkında da böyle çıkarımlar yapmaktadır. Oysa beyin gibi bir organın evrim teorisinin hayali mekanizmalarıyla ortaya çıkamayacağı açıktır. Evrimciler, beyindeki düzenin, tamamen rastlantısal mutasyonlarla oluştuğunu ileri sürmektedirler. Hiç bir düşünme kapasiteleri olmayan bakterilerin, sadece rastlantılara dayalı uzun bir “evrim süreci” sonucunda, insan beyni gibi muhteşem bir tasarımı oluşturduğunu iddia etmektedirler. Hiç bir bilimsel dayanağı olmayan bu iddia, akla da aykırıdır. Genetik araştırmalar, mutasyonların genlere bilgi eklemesi diye bir durumun söz konusu olamayacağını, eğer etkili olacaklarsa organizmaya daima zarar verdiklerini göstermiştir. Laboratuvarlarda yapılan suni mutasyonlar tek bir canlıya dahi fayda sağlamış değildir. Mutasyona maruz kalan embriyoların sakat veya ölü doğdukları görülmüştür. Mutasyonla beyindeki gibi “düzen” sağlanamayacağı açıktır. Bunun gerçekleşme ihtimali, bir hesap makinesine vurulacak çekiç darbelerinin onu dünyanın en kompleks bilgisayarına dönüştürmesi kadar uzak bir olasılıktır.
TV Kanalının Beyin Hakkındaki Yorumları Ön Yargılarını Açığa Vuruyor
Kısacası Discovery Channel”ın beyinle ilgili evrim iddiası sadece kendi ön yargılarının bir ürünüdür. Belgeselde, çocukluk çağında beynin organizasyonuyla ilgili yapılan yorumlar da bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir çocuk büyüdükçe bulunduğu ortam, meşgul olduğu işler ve edindiği bilgiler gelişmekte olan beynindeki nöronlar arasında kurulan bağlantıları etkiler. Nöronları birbirine bağlayan sinapslar, yani bağlantılar bu bilgilerin kullanım sıklığına göre güçlenir.
Discovery Channel çocukların yaşadığı bu sürecin “tabiat ananın” verdiği kaynaklarla şekillendiğini iddia etmektedir. “Tabiat ana” kavramı materyalistlerin beyin gibi kompleks yapıların evrimle nasıl ortaya çıkmış olabileceğini açıklayamadıkları zamanlarda başvurduğu bir kaçamaktır. Açıktır ki hiçbir tesadüf veya hiçbir doğa olayı beyin gibi kompleks bir yapıyı üretemez. Kompleks tasarımlar bilinçli bir tasarımcının varlığını gösterirler. Her bilgisayarı tasarlayan bir mühendis olduğu gibi, bilgisayardan çok daha kompleks olan, çok daha hızlı çalışan beyin gibi bir organın da tasarımcısı olmalıdır. Tabiat ananın, yani doğadaki kör tesadüflerin ve yağmur, rüzgar, şimşek gibi olayların bir bilgisayar meydana getirmesinin mümkün olmadığı gibi, beyin meydana getirmeleri de mümkün değildir.
Amigdala”nın Evrimi Bir Hayalden İbarettir
Discovery Channel Beyindeki bölgelerden biri olan amigdalanın beyinde ilk evrimleşen bölgelerden biri olduğunu ileri sürmekte ve bu iddiayı izleyicilere bilimsel bir gerçek gibi aktarmaktadır. TV kanalı amigdalayla ilgili iddiasını kanıtlayacak hiçbir bilimsel bulgu ise göstermemektedir. Göstermesi de gerçekte mümkün değildir, çünkü beyin gibi yumuşak dokular fosilleşmedikleri için günümüz canlılarının geçmişte nasıl bir beyin yapısına sahip olduğu anlaşılamamaktadır. Kısacası Discovery Channel, bilimsel kanıtlarla desteklenmeyen, gözlemlenemeyen beyin hayali evrimini hikayelerle izleyicilerine telkin etmektedir. Amigdalanın sözde evrimde önce ortaya çıktığını ileri sürmek “bir bilgisayar işlemcisi önce ortaya çıktı, sonra diğer tüm parçalar onunla uyumlu çalışacak şekilde tesadüflerle meydana geldi” diye iddia etmek kadar temelsiz bir iddiadır.
Sonuç
Discovery Channel”a tavsiyemiz, Darwinist ön yargılarını bir yana bırakması ve beyin gibi kompleks bir tasarımın ancak bilinçli bir şekilde tasarlanmış olabileceğini, yani yaratılmış olduğunu kabullenmesidir.