Radikal gazetesinin 13 Nisan 2006 tarihli sayısında yayımlanan, “Mini bir evrim filmi” başlıklı haberde, Etiyopya’da bulunan bir fosil haber verildi. İngiliz bilim dergisi Nature’da rapor edilen 1 fosil, Australopithecus anamensis’e aitti ve yazıda bunun insanın hayali soyağacındaki diğer iki tür (Ardipithecus ramidus ile Australopithecus afarensis) arasında bir halka oluşturduğu öne sürülüyordu. Kaliforniya Üniversitesi’nden paleoantropolog Tim White, bu fosilin, bölgede daha önce bulunan diğer bazı fosillerle birlikte sözde “mini bir evrim filmi oluşturduğunu”, maymunsu bir atadan insana uzanan hayali zincirin bazı halkalarının delillendirildiğini iddia ediyordu.
Radikal gazetesi, evrimi körü körüne desteklemek uğruna, bulgunun “evrimin basamaklarına bir kanıt daha oluşturduğu”, “bilimin bir türden bir türe geçişi delillendirmenin heyecanını yaşadığı” gibi sansasyonel ifadelerle Darwinizm propagandası amaçlıyordu.
Aşağıda Radikal gazetesinin Darwinizm propagandasına malzeme yaptığı fosil türler hakkında bilgiler verilmekte ve White’ın evrim senaryosu cevaplandırılmaktadır.
Australopithecus: Soyu tükenmiş bir maymun grubu
White’ın evrim senaryosunda adı geçen Australopithecusların ilk olarak Afrika”da 4 milyon yıl kadar önce ortaya çıktıkları ve 1 milyon yıl öncesine kadar da yaşadıkları sanılmaktadır. White ve ekibinin yeni fosil kalıntılarını ele geçirdikleri Australopithecus anamensis, yaşça daha eskidir. Bir diğer Australopithecus türü ise Lucy fosiliyle bilinen A. afarensis’tir.
Australopithecusların tümü, günümüz maymunlarına benzeyen soyu tükenmiş maymunlardır. Tam bir maymun anatomisine sahip olmalarına rağmen bu canlıların “insanın atası” gibi lanse edilmelerinin sebebi ise insanlar gibi dik yürüdükleri tezidir. Ancak söz konusu dik yürüme iddiası uzman evrimcilerce gerçekleştirilmiş karşılaştırmalı anatomi çalışmalarında çürütülmüştür.(Daha fazla bilgi için bkz. http://www.netcevap.org/propaganda12_australopithecus.html)
Australopithecus’un, insanın dahil olduğu Homo genusunun atası olduğu tezi de aynı şekilde geçersizdir.
Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır. Dergi, “Adieu Lucy” (Elveda Lucy) başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
“Yeni bir teori Australopithecus türünün insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor… St W573″ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor… Australopithecuslar ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor.”
White’ın Ardipithecus ramidus üzerindeki zorlama yorumları
Ardipithecus ramidus, ilk olarak White’ın ortaya çıkardığı bir fosil türdür. Ve White, insanın hayali soyağacının dibine Ardipithecus’u oturtmaya çalışmaktadır. İnsanın evrimi senaryosunu bu doğrultuda şekillendirmeye çalışmakta, Ardipithecus> Australopithecus> Homo şeklinde bir senaryo kurgulamaktadır.
Ancak White’ın Ardipithecus’la ilgili evrimsel ata iddiası evrimciler arasında dahi az taraftar bulmuştur. Çünkü bu canlının kemikleri bariz şekilde şempanze karakteristikleri sergilemektedir ve eldeki kalıntılardan yapılan iki ayaklılık spekülasyonları da çok zayıftır. Örneğin ünlü evrimci anatomist Bernard Wood, New Scientist dergisinin 26 Ekim 2002 tarihli sayısında yayınlanan bir makalesinde Ardipithecus ramidus’un iki ayak üzerinde yürüyüp yürümediğinin bilinmediğini yazmıştır . (Bernard Wood, Who are we?, New Scientist, issue 2366, 26 Ekim 2002, sf. 44)
Diğer yandan, Ardipithecus’un foramen magnum’u (omuriliğin kafatasına girdiği delik) da bu canlının insan soyunda olduğu iddiasına darbe vurmaktadır. New York’taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nden araştırmacılar Ian Tattersall ve Jeffrey Schwartz bu açmazı şöyle ifade etmektedirler:
Ardipithecus, hominidlerle ortak bir ataya sahip olsa dahi, foramen magnum’unun pozisyonu, varsayılan torunlarından özgün bir şekilde farklıdır. Bir ata, torunlarından daha türemiş[belli özellikler açısından daha gelişkin] olamayacağına göre [Ardipithecus] bunlardan birinin atası olamaz. (Ian Tattersall & Jeffrey Schwartz, Extinct Humans, Westview Press, 2000, sf. 98)
Görüldüğü gibi gerek Australopithecus türleri, gerekse Ardipithecus ramidus’la ilgili evrimci iddialar, aleyhteki gerçeklerle engellenmektedir. Radikal gazetesi ise bunları görmezden gelip bu türleri evrimsel halkalar olarak tanıtmakla bilimin değil, körükörüne Darwinizm’in destekçisi olduğunu göstermektedir.
Önyargıların eseri bir film
Radikal gazetesindeki haberde Tim White, bu fosili dahil ettiği hayali seride mini bir evrim filmi gördüğünü belirtmektedir. Böylece okurlara sanki fosiller bulunuyor da White gibi evrimciler filmi sonra görüyorlar gibi bir hava verilmektedir. Oysa bu film, önyargıların eseridir ve senaryosu evrimcilerce en baştan kabul edilmiş durumdadır. Nitekim evrimci paleontolog Henry Gee’nin aşağıdaki sözleri bu durumu açıkça gözler önüne sermektedir:
Yeni fosil bulguları, bu önceden var olan hikayeye uydurulur. Sanki atalar-nesiller zinciri, bizim gerçekten düşünmemiz gereken bir amaçmış gibi biz bu yeni bulgulara “kayıp halkalar” deriz; aslında gerçek farklıdır: bunlar insan önyargılarıyla uyumlu olmaları için şekillendirilen, gerçeğin ardından oluşturulan, tamamen insan icadı olan şeylerdir. Her fosil, bir başka fosille bilinebilir hiçbir bağı olmayan izole bir noktayı temsil eder ve bunların tümü büyük bir boşluk denizinde yüzüp durmaktadır. (Henry Gee, In Search Of Deep Time, Beyond the Fossil Record to a New History of Life, s. 32)
Radikal’in “evrimin basamağı” yanılgısı
Paleoantropologlar, söz konusu bulguları artık Radikal gazetesinin yazdığı gibi “evrimin basamaklarından biri” olarak değil, karmaşık bir çalının dalları olarak yorumlamaktadırlar. Yeni fosil bulguları, bunları belli anatomik özellikler ve zaman açısından bir merdivenin basamakları gibi dizmek isteyen evrimci bilim adamlarına önemli engeller çıkarmıştır. Evrimciler, tüm çabalarına rağmen insanın hayali soyağacına atfettikleri türleri evrimsel bir seri halinde dizememiş, içine düştükleri karmakarışık durumu “çalı” benzetmesiyle açıklamak zorunda kalmışlardır.
Washington”daki George Washington Ünivesitesi”nden evrimci anatomist Bernard Wood, insanın hayali soyağacıyla ilgili evrimci iddialardaki bu gerilemeyi şu sözlerle ifade etmiştir:
Üniversiteye başladığım 1963 yılında, insanın evrimi bir merdiven gibi görülüyordu. Bu merdivenin basamakları, maymundan insana doğru ilerleyen ve her aşaması bir öncekinden daha az maymunsu olan bir seri ara formdan meydana geliyordu… Ama şimdi insanın evrimi (karmakarışık) bir çalıya benziyor… Fosillerin birbirleriyle nasıl bir ilişkisi olduğu ve herhangi birisinin gerçekten insanın atası olup olmadığı hala tartışmalı.” (John Whitfield, “Oldest member of human family found”, Nature, 11 July 2002)
Propaganda maskesinin ardında
Radikal haberinde, insanın hayali soyağacı sanki derli topluymuş, son fosil de bu görünümü pekiştirmiş gibi bir izlenim amaçlanmaktadır. Oysa paleoantropoloji dünyası, soyağacındaki hayali atalar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak sonu bir türlü gelmeyen tartışmaların içindedir. Öyle ki bu tartışmalar, geçmişi yüzyılı aşmasına rağmen, evrimciler arasında dahi, hiçbir uzlaşıya varmamış, hatta yakınlaşmamıştır. Bu alanda yapılan “sayısız” çalışma, fikir ayrılıklarını gidermemiş, ancak daha da perçinlemiştir.
Bilim ve Gelecek dergisinde yayımlanan bir makalelerinde, Ankara Üniversitesi DTCF Antropoloji bölümünden evrimci antropologlar Prof. Dr. Erksin Güleç ve Araş. Gör. Ferhat Kaya, konuyla ilgili olarak şu itirafta bulunmuşlardır:
Paleoantropologlar arasında Hominidae ailesindeki türlerin filogenetik tanımlamalarına dair henüz bir konsensüs oluşmamıştır…1891’den bugüne kadar insanın soyağacı üzerine morfometrik, kladistik, taksonomik ve filogenetik birçok çalışma ve hipotez üretildi ancak paleoantropologlar arasında henüz bir anlaşma sağlanamadı. (Erksin Güleç ve Ferhat Kaya, İnsanın evrimsel varoluşu ve Homo floresiensis, Bilim ve Gelecek, Haziran 2005)
Sonuç:
Görüldüğü gibi Radikal gazetesi körükörüne Darwinizm propagandası uğruna bir kez daha insanın hayal ürünü soyağacıyla ilgili tartışmaları halktan gizlemeyi, önyargı ve abartıya dayalı evrimci iddiaları bilimsel gerçeklermiş gibi yaygınlaştırmayı seçmiştir. Gazete yönetiminin evrim teorisinin çöküşüyle ilgili gerçekleri halktan saklamakla bir yere varamayacağını artık görmesini diliyor, Darwinizm propagandasına son vermesini tavsiye ediyoruz.
Not:
1. İnsanın evrimi masalının çöküşü hakkında daha fazla bilgi için bkz. http://www.darwinizminsonu.com/insanin_kokeni.html
2. Bu yazı aynı zamanda aşağıdaki habere de cevabımızdır:
“BBC News, 27 Mart 2006, “Ancient skull found in Ethiopia”
Not:
Bu yazı aynı zamanda aşağıdaki haber ve yorumlara da cevabımızdır:
– Milliyet 13 Nisan 2006 Etiyopya”da 4.1 milyon yıllık fosil
– Ntvmsnbc.com 13 Nisan 2006 Evrim dar bir bölgede gerçekleşti
– Evrensel 13 Nisan 2006 İnsan evriminin yeni bir halkası mı?
– Abcnews.com 13 Nisan 2006 New fossil links up human evolution
– BBC News 12 April 2006 Fossils fill gap in human lineage
– Bilim ve Gelecek Mayıs 2006 Middle Awash”ta insanın ataları
– Cumhuriyet Bilim Teknik 22 Nisan 2006 İnsanın evrimi sürecindeki boşluğu dolduran yeni fosil
Dipnot
1. Tim D. White et.al, 2006. Asa Issie, Aramis and the origin of Australopithecus. Nature 440:883-889