Sözkonusu bulgu, National Geographic Society ve Güney Afrika”nın Witwatersrand Üniversitesi araştırmacısı olan Lee Berger”in, Witwatersrand, Rutgers ve Duke Üniversitelerinden bilimadamlarıyla beraber Public Library of Science One dergisinde yayımladıkları makalede yer aldı. (1)
Araştırmacılar Palau kemiklerini günümüzden 1400 ila 3000 yıl önceye tarihlendirdiler. Palau adası, Batı Caroline adalarında yer alıyor ve çok sayıda mağara içeriyor. Kalıntılar, adanın Ucheliungs ve Omodokel isimli mağaralarında ele geçirildi. Mezarlık olarak kullanıldıkları anlaşılan mağaralarda, çok sayıda insan kemiğine rastlandı. Öyle ki, 1 metrekare genişliğinde ve 50 cm derinliğindeki bir çukurda 1200 parça insan kalıntısı ortaya çıkarıldı. (2) Bir düzineden fazla insana ait kalıntılar arasında yer alan bir erkeğin 43 kilogram, bir kadının ise 29 kilogram ağırlığında olduğu hesaplandı. İskeletler üzerinde yapılan incelemeler, bu insanların 100-130 cm uzunluğunda olduğunu gösteriyor. Taksonomik olarak, yüz ve kafatası anatomisindeki çok sayıdaki özellik bakımından H. sapiens“e özgün nitelikler ortaya koyuyorlar. Bu sebepten ötürü, araştırmacılar bu insan grubunun herhangi bir nedenden ötürü indirgenmiş boya sahip H. sapiens“ler olduğuna inanıyorlar. Bunun muhtemel sebepleri arasında cüceleşme, ya da mikrosefali veya kretinizm gibi gelişim hastalıkları sayılıyor.
Ayrıca Palau kemikleri, Flores adasında ele geçirilen insan kalıntılarıyla da önemli benzerlikler ortaya koyuyor. Palau insanları da Flores insanları gibi belirgin olmayan bir çene yapısına, sıradışı bir şekle sahip göz yuvalarına ve iri dişlere sahip. Bu açıdan, Palau kemikleri Flores insanlarının sıradışı özelliklerinin en azından bazılarının kalıtıma değil çevre faktörlerine bağlı olduğunu ortaya koyuyor.
Berger, Flores Adamı”yla ilgili olarak geliştirilen “ayrı tür” iddiasının dayanaksız olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:
“Palauen keşfi, bu kemiklerin Flores kemikleriyle paylaştığı (ve günümüz insanlarına göre [evrimcilerce] “ilkel” olduğü düşünülen) birçok özellik bulunduğunu ve bu özelliklerin [Flores insanlarını] yeni bir tür olarak nitelemede -özellikle de bunlar tek bir iskelete dayanmaktayken- kullanılmaması gerektiğini gösteriyor.” (3)
Berger, Science dergisinde yayımlanan yorumlarında ise şunları söylüyor:
“Palau popülasyonunun hastalıklı bir bireyi, H. floresiensis”in eldeki tek ve anormal kafatasındaki gibi bir görünüme sahip olmuş olabilir.” (4)
Bu bulgular ışığında Flores insanlarının ayrı tür olarak nitelenmesinin yanlışlığına dikkat çeken bir başka araştırmacı da Robert Eckhardt. Pennsylvania Eyalet Üniversitesi antropoloğu olan ve Homo floresiensis“in deforme olmuş Homo sapiens bireyleri olduğunu savunan Eckhardt, bu çalışma hakkında şu yorumu ortaya koyuyor:
“Berger makalesi çok önemli çünkü bu bölgede normal beyin hacmine sahip olan küçük insanlar bulunduğunu ve bunları açıklamak için yeni tür tanımlaması yapmanıza gerek olmadığını gösteriyor.” (5)
Bu arada H. floresiensis“i ayrı bir tür olarak lanse etmeye çalışan evrimci araştırmacıların en fazla dayanak aldıkları minyatür kafatası hakkında tanınmış bir evrimci uzman karşıt görüş ortaya koydu. H. floresiensis“in minyatür beyni hakkındaki görüşleri alınan Columbia Üniversitesi antropoloğu Ralph Holloway, “Homo floresiensis”te bir şempanzeninki kadar beynin bulunmasını hastalıktan kaynaklanan bir durum olarak değerlendiriyorum” yorumunu yaptı. (6)
(2) Discovery fuels “hobbit” debate, 11 Mart 2008, http://www.int.iol.co.za/index.php?set_id=1&click_id=31&art_id=nw20080311091230769C102642
(3) Discovery fuels “hobbit” debate, 11 Mart 2008,
http://www.int.iol.co.za/index.php?set_id=1&click_id=31&art_id=nw20080311091230769C102642
(4) Elizabeth Culotta, Hobbit Redux?, 11 Mart 2008, http://sciencenow.sciencemag.org/cgi/content/full/2008/311/1
(5) Brandon Keim, Were Fossil “Hobbits” Just Little Humans?, 11 Mart 2008, http://www.wired.com/science/discoveries/news/2008/03/hobbit
(6) Brandon Keim, Finding Common Ground in the Hobbit Controversy, 12 Mart 2008, http://blog.wired.com/wiredscience/2008/03/finding-common.html