22 Şubat 2002 tarihli Hürriyet gazetesinin Bilim ekinde “Maymunlarda da insana benzer dil organı var” başlıklı bir yazı yayınlandı. Bu yazıda, 29 Kasım 2001 tarihinde Nature dergisinde yayınlanan “Assymetric Broca”s area in great apes” başlıklı bir makaleden bilgiler alınarak, maymunların insanlar gibi konuşmaya yatkın oldukları iddia edildi. Aşağıda, Hürriyet gazetesinin “konuşan maymun” umutlarının hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği ve bu yöndeki iddialarının bilim dışı olduğu açıklanmaktadır.
Yazıda sözedilen buluş, maymunlara konuşma yeteneği kazandırmaz
Evrimciler, insanlarla maymunlar arasındaki bilinç, düşünme, konuşma yeteneği gibi aşılamaz farklılıkları ortadan kaldırabilmek için yıllardır “konuşan maymunlar” oluşturmaya çalışmışlar veya insana konuşma yeteneği kazandırdığını düşündükleri fiziksel özellikleri maymunlarda da aramışlardır. Hürriyet gazetesindeki haberde yeralan araştırma da bunun örneklerinden biridir. Sözkonusu araştırmanın sonuçlarına göre, insanın beynindeki konuşma alanı olarak bilinen Broca bölgesi ile maymunların aynı bölgesinde benzerlikler bulunmuştur. İnsanı beyninin Broca bölgesinde yeralan ve konuşma yeteneği ile ilgili olan Brodmann 44 olarak isimlendirilen bölge, insan beyninin sol kısmında daha büyüktür ve bu büyüklüğün konuşma yeteneği ile bağlantı olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmada ise, üç maymun türünde benzer bir asimetri görülmüş, yani maymunların da beyinlerindeki aynı bölgenin diğerine göre daha büyük olduğun saptanmıştır. Bu sonuç ise, evrimci bilim adamlarının “konuşan maymunlar” hayallerini bir kez daha canlandırmıştır.
Ancak, insan ve maymun beynindeki bazı fiziksel benzerlikler, hiçbir zaman maymunların konuşma yeteneğine sahip oldukları anlamına gelmemektedir. Çünkü konuşma yeteneği sadece insanlardaki birtakım fiziksel özelliklerden kaynaklanmamaktadır. Konuşma yeteneği için gerekli olan en önemli özellik bilinçtir ve bu hayvanlarda bulunmamaktadır.
Hayvanlar konuşma yeteneği için gerekli olan bilinçten yoksundurlar
Evrimciler “konuşan maymun” hayallerini gerçekleştirmek için bugüne kadar sayısız deney ve araştırma yürütmüşlerdir, özellikle maymunlara konuşmayı öğretmeye çalışmışlardır. Fakat bunların herbiri evrimcilerin hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Dilbilimin ve dil felsefesinin 20. yüzyıldaki en önde gelen ismi olan, Massachussets Teknoloji Enstitüsü Dilbilim Profesörü Noam Chomsky, konuşma özelliğinin yalnızca insana özgü olduğunu şu sözlerle vurgular:
“Hayvanlara konuşma becerisinin öğretilmesi akıl dışıdır. İnsanlara kollarını açıp kapayarak uçmayı öğretmeye benzer.” [i]
Konuşma yeteneği yalnızca insanlarda vardır. Hayvanlar da iletişim kurarlar ancak onlar soyut veya nesnel olsun hiçbir kavramı sembollere dönüştüremezler. Onların kavramları bilme yeteneği yoktur. Onlar ancak “durumları” birbirlerine aktarabilirler. Yani “tehlike var kaçalım”, “benim bölgemde avlanma” gibi kısıtlı sayıda, öğrenme yoluyla değil, doğuştan programlı oldukları bazı “durum mesajlarını” birbirlerine aktarabilirler.
İnsan ise, kavramlara, sembollere ve gramatik oluşumlara dayalı bir dil kullanır. Soyut kavramları anlar ve anlatabilir. Hiç görmediği, karşılaşmadığı bir durumu ya da düşünceyi bu sayede kolayca hem anlayabilir hem de aktarabilir.
İnsan sesi ilehayvanların seslerinin benzeştiği, birbirinin ilkel bir türü olduğu sonucunu çıkarmak ise ancak dar bir bakış açısının ürünüdür. Sembolik iletişimde önemli olan, sembollerin hangi ortamda iletildiği değildir. Bu iletişim, sağır-dilsizlerin kullandığı işaret dili de olabilir. El işaretleri ile gerçekleştirilen insan dili ve sözlerle gerçekleştirlen insan dili, apayrı gramer yapıları da olsa, anlatım gücü bakımından eşittir. Önemli olan mesajların iletim araçları değil, kavramların oluşması, bu kavramların kapsadığı anlamsal bölgenin sembollerle eşleştirilmesi ve bu sembollerin bir sözdizimiyle gramatik cümleleri oluşturmasıdır. Bunun içinse bilinç gerekir. Bütün araştırmalara karşın, yeryüzünde hiçbir hayvan, bunu andırıyor bile denecek bir özellik sergilememektedir, çünkü hiçbir hayvan bilinç sahibi değildir.
Bugüne kadar yapılan çalışmalar, insandan başka hiçbir canlının konuşma özelliğine sahip olmadığını ortaya koymuştur
Evrimcilerin “düşünen hayvan” ve “konuşan hayvan” konusundaki umutsuz çalışmalarının başında, maymunları konuşturmak için onyıllardır gösterdikleri çaba gelir. Evrimciler beyin büyüklüğünü temel alarak bazı canlıların, en azından insana en yakın canlı olarak gördükleri maymun ailesinin, basit bir bilince ve ilkel bir dile sahip olduğunu ummuşlardır. Bu düşünceyle yola çıkan bazı evrimciler uzun yıllar boyunca maymunlarla yaşamış, maymunlar üzerinde sayısız deney yapmış, zeka testleri uygulamış, hayali ortamlara verdikleri tepkileri gözlemlemişlerdir. Sonuç olarak bu hayvanlarda bilinç olmadığı ortaya çıkmıştır.
Örneğin, Louisiana Üniversitesinden Profesör Daniel J. Povinelli”nin araştırmaları, evrimcilerin tümüyle hayal kırıklığına uğramalarına sebep olmuştur. 300 şempanzeyle beraber yaşayan Povinelli”nin tarafsız araştırmaları, evrim teorisinin hayali iddiasının son dayanağını da yıkmıştır. Povinelli, uzun çalışmalarını 1998 yılındaki bir makalesinde tek bir cümleyle şöyle özetler:
“Şempanzeler, üzerlerinde yaptığım çalışmalara çok sabrettiler ama nihayetinde bana tüylü insan çocuğu olmadıklarını öğrettiler.” [ii]
Evrim teorisini destekleyenler, bu gerçekler karşısındaki hayalkırıklığını gizleyememekte ve çeşitli itiraflarda bulunmaktadırlar. 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan bir makalede, maymunlar evrim teorisinin iddiasına uygun olarak “tüylü kuzenlerimiz” olarak tanımlanmakta, ama bu canlılar ile insan arasında benzerlik kurma çabasına yöneltilen bilimsel itirazlar şöyle belirtilmektedir:
“Hauser ve artan sayıda nörolog, psikolog ve etnolog bu sorunu felsefenin hakimiyetinden çıkartıp deneysel bilimin içine sokmak istiyorlar. İnsan zihnini tüylü kuzenlerimizden bu kadar farklı kılan şeyi anlamak için bilimsel bir kurum oluşturmaya çalışıyorlar… Ama diğer bilim adamları ne kadar akıllıca tasarlanmış olurlarsa olsunlar, bu deneyleri ikna edici bulmuyorlar. Hatta Londra Üniversite Koleji”nden psikolog Celia Hayes, hayvanların konuşamadığını göz önüne alarak, “çok şaşırıyorum, bir kimse başka canlılarda bilinç bulabileceğini nasıl düşünebilir?” diyor.” [iii]
Bugüne kadar hiçbir şempanze veya maymun işaretle ya da başka herhangi bir biçimde konuşamamış, insanın sembolik iletişimini taklit bile edememiştir. [iv] Bir şempanzenin gramer gibi çok karmaşık bir sistemi kullanmasının veya öğrenmesinin mümkün olmadığını dilbilimin bütün önde gelen isimleri kabullenmektedirler. Şempanzelerin gramer öğrenme konusundaki becerilerinin sıfıra eşit olduğu açıklanmaktadır. Gelişigüzel yapılan işaretler hiçbir zaman bir dilsiz alfabesinin belirgin ve koordine hareketlerine dönüşmemektedir.[v]
“Konuşan Maymun” hikayelerinin gerçek yüzü
Tüm bu bilimsel gerçeklere karşın basın yayın organlarında sık sık yer alan “konuşan maymun” haberlerinin dayanağı nedir? Örneğin yine Hürriyet gazetesinin 2 Ağustos 1999 tarihli nüshasında, “Konuşan Maymun Artık Yazıyor” başlıklı bir haber yer almıştır. Kaynağı tam olarak bildirilmeyen bu haberde, ABD”li bilim adamlarının eğittiği “Panbanişa” isimli şempanzenin tam 14 yılda, önce işaret dili ile konuşmayı, sonra da yazmayı öğrendiği iddia edilmiştir. Adı geçen gazete, aslında Atlanta Georgia Eyalet Üniversitesi”nin dil araştırma merkezinde Dr. Sue Savage Rumbaugh”ın yıllardır yaptığı çalışmaları yeni bir haber gibi vermiştir.
Rumbaugh”ın, Panbanişa ile yaptığı çalışmalar yıllardır bilinmektedir ve Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberin aksine, hiçbir otorite bu şempanzenin ne konuştuğunu ne de yazdığını iddia etmemektedir. Amerika”nın önde gelen gazetesi New York Times“ın bilim ekinde yayınlanan “Şempanze Konuşma Tartışması: Gerçekten Dil mi?” başlıklı bir yazıda araştırmacı-yazar George Johnson aynı konuyu şöyle ele almaktadır:
“Dr. Rumbaugh şempanzelerinin 2.5 yaşında çocukların güdük anlama becerilerini gösterebildiğini bildirmektedir. Pinker ise böyle deneyler için; “benim zihnimde bu tip çalışmaların, ayıların Moskova Devlet Sirki”nde tek tekerlekli bisikletlere binmesinden bir farkı yoktur” demekte… Yakından inceleyince bilim adamları şempanzelerin eğiticilerini memnun etmek için ellerini çeşitli şekillere soktuklarına dair çok güçlü deliller buldular. Ve eğiticiler iletişimle ilgili örnekler bulmak için zorlarlarken el sallamanın arasında kelimeler gördüklerini sandılar, tıpkı çocukların bulutlarda resimler gördükleri gibi… Bazı dilbilimciler ve kognitif bilimi (bilişim) uzmanları arasında hayvan konuşma deneylerinin bilimsel kaygı kadar ideolojik kaygılarla motive edildikleri şüphesi yer almaktadır.” [iv]
Johnson”ın da belirttiği gibi evrimciler, insanın biraz daha gelişmiş bir maymun türü olduğunu ispatlamak için, elde ettikleri her veriyi bu inançları doğrultusunda değerlendirmekte, daha doğrusu çarpıtmaktadırlar. Bu taraflı yaklaşımları nedeniyle, tezleri bir spekülasyondan öteye gitmemekte ve sonunda tarafsız bilim adamları tarafından yalanlanmaktadır.
Hayvanların belirli hareketleri öğrenmesi veya insan hareketlerini taklit etmesi bilinen bir konudur. Ancak, dil gibi bir yapının kullanılabilmesi için bilinç, akıl, anlama yetisi, mantık gibi hayvanlarda hiç olmayan, sadece insana özgü kabiliyetler zorunludur. Bilinci olmayan bir canlının konuştuğunu iddia etmek, hiçbir bilinçli bilim adamının yapacağı bir şey değildir.
Maymunla İnsan arasındaki %99 benzerlik iddiası bilim dışıdır
Hürriyet gazetesindeki haberde sık sık, insanlarla maymunların genetik açıdan %99 benzer olduğu öne sürülmektedir. Bu sitede bu konuya birkaç kez açıklama getirildiği için burada tekrar edilmeyecektir. Detaylı bilgi isteyenler http://www.netcevap.org/genetik.html adresinden bu bilgileri bulabilirler. Ancak, kısaca belirtmek gerekirse, maymunların genom haritası çıkarılmış değildir. Dolayısıyla, insan ve maymun genomunu arasında bir karşılaştırma yapmak henüz mümkün değildir. Bazı evrimci yayınlarda rastlanan %99 benzerlik iddiası ise tamamen evrimci önyargılarla öne sürülmüş, bir kaç basit bulgunun abartılarak yorumlanmasından ibaret, bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bir iddiadır.
Sonuç
20. yüzyılın son çeyreğindeki baş döndürücü bilimsel gelişmeler evrim teorisini ve materyalizmi çöküşün eşiğine getirmiştir. 21. yüzyıl ise, her ikisinin mutlak yenilgisine şahit olacaktır. Propagandanın, bu gerçeği değiştirmesi ise mümkün değildir.
i N. Chomsky, Language and Linguistics s. 65
ii Daniel J. Povinelli, Scientific American, 19 Kasım 1998
iii Elisabeth Pennisi, Science, Volume 284, Sayı 5423, 25 Haziran 1999, s. 2073-2076.
iv Philip Liebermann, Eve Spoke: Human Language and Human Evolution, W.W. Norton & Company, Ocak, 1998, s.3
v Steven Pinker, The Language Instinct, Harper Perennial, 1994, s.339
vi George Johnson, “Chimp Talk Debate: Is It Really Language?”, Language and Linguistics, s.64-69 New York Times, June 6, 1995