Propagandayı ortaya koymak ve konuyu bilimsel bulgularla değerlendirmek için ilk olarak ntvmsnbc.com’un internet sitesindeki resim ve manşeti inceleyelim:
Fotoğrafta, fosilleşmiş bir kemiğe işaret ediliyor. Ntvmsnbc.com”un manşet ve spotunda ise Darwinist bir iddiaya yer veriliyor ve söz konusu kemiğin, insanın ilk defa [iki ayak üzerinde] yürümüş olduğu iddia edilen sözde atasına ait olduğu öne sürülüyor.
İşaret edilenle ilgili iddiaları değerlendirmeye geçmeden önce işaret eden kişiyle ilgili psikolojik etmenleri aydınlığa kavuşturmakta fayda vardır.
Paleoantropologların fosillerle ilgili düşüncelerini etkileyen etmenler
Paleoantropologların kazılarını devam ettirebilmeleri için finansman desteğine ihtiyaçları vardır. Bu finansmanlar, bilimsel çalışmalara fon desteği sağlayan çeşitli kişi ve kuruluşlardan gelir. Bunlar, finanse edecekleri bilimsel çalışmayı, birçok başvuru arasından seçim yaparak belirler. Dolayısıyla bir bilim adamı ekibinin alacağı finansman, çalışmalarının vaat ettiği bulguların finansman sağlayıcısının beklentilerini ne derece tatmin edeceğiyle doğrudan bağlantılıdır.
Paleoantropolojik kazılarda bu tatminkarlığın ölçüsü ‘kayıp halka’ olarak popülerleştirilen ve insanın sözde evrimsel atalarına ait olduğu iddia edilen hominid kalıntılardır. Evrimci kişi ve kuruluşlar, teorilerine delil sağlamayacağını düşündükleri ve hiç kimseyi ilgilendirmeyecek tipteki önemsiz fosilleri çıkaran araştırmacıları desteklemek için istekli değillerdir.
Bu durum, kariyerlerinin devamı ve geleceğini bu çalışmaların başarısına bağlamış paleoantropologlar için önemli bir zorunlu ‘yönlendirici’dir. Paleoantropolog Donald Johanson’ın aşağıdaki sözleri bu konuda kayda değerdir. (Johanson, onyıllarca insanın atası olarak popülerleştirilen Lucy bulgusunu gerçekleştiren ekibin liderlerindendir. Ve aşağıdaki sözleri de bu bulguyla ilgilidir):
Ekim 1973’te, Fransız ve Amerikalılardan oluşan diğer dokuz bilim adamıyla birlikte iki aylık bir süre için Hadar’a geldik. Bu sırada Chicago’yu terk etmiştim ve Cleveland’daki Case Western Reserve Üniversitesi’nde antropoloji öğretmek için işe kabul edilmiştim. Akademik derecelerim sayesinde ilk kazı seferim için diğer bir arkadaşla grubun lideri olarak finansman sağlamayı başardım. Ama biliyordum ki kendimi, hominid [fosilleri] bularak ispatlamalıydım yoksa paranın kaynağı kesilirdi. 1
Ayrıca toprağın altından çıkarılacak küçücük bir kemik parçası, keşfi yapan paleoantropoloğun ismini bir anda dünyanın dört bir yanında manşetlere taşıyıp kariyerinde önemli bir sıçrama yapmasını sağlayabilir. Bu yüzden paleontologların birçoğu buldukları kemiği kariyer ve şöhret getirecek bir yorumla aktarmak için güçlü bir istek duyarlar.
Flinders Üniversitesi’nde popülasyon biyolojisi dersleri vermiş olan öğretim görevlisi Dr. Greg Kirby bu konuda şunları söylemiştir:
“..Paleontologları çok fazla küçümsemiş olmak istemiyorum ama eğer hayatınızı kemik toplayıp küçük kafatası ve çene parçaları bulmaya adamışsanız bu kemik parçalarının önemini abartmak için çok güçlü bir arzu duyarsınız.” 2
Genel bir ilke olarak, paleoantopologların küçük kemikler hakkındaki büyük iddiaları hakkında sağlıklı bir değerlendirmenin yapılabilmesi için yukarıda anlatılanların akılda tutulması faydalı olacaktır. Ancak kabul edilmelidir ki, bir iddianın ardındaki psikolojik nedenler o iddianın gerçeğe yakınlık derecesine dair bir şey söylemezler. Bu yüzden iddiaların doğruluğunun ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Şimdi sözkonusu bulguyla ilgili detaylara geçebilir ve evrimci iddiaları bilimsel bulgular ışığında cevaplayabiliriz.
Yeni bulguyla ilgili evrim masalı
Ntvmsnbc.com haberinin konusu olan fosiller, Etiyopya’nın Afar bölgesinde ele geçirilmiş kemiklerden oluşuyordu. Bulgu, Amerikalı ve Etiyopyalı bilim adamlarından meydana gelen bir ekip tarafından geçtiğimiz Şubat ayında ele geçirildi. Yaşı 3.8 ila 4 milyon yıl arasında tahmin edilen kemikler arasında kaval kemiği, kalçadan büyük bir parça, kaburgalar, boyun ve kuyruk sokumu ile kürek kemiği bulunuyordu. Ekibin liderlerinden olan ve Ohio’daki Cleveland Doğa Tarihi Müzesi yöneticiliği görevini yürüten Bruce Latimer, kaval kemiği ile ayak bileği kemiğinin birleşme şekline dayanarak canlının anatomisinin dik yürüyüşe işaret ettiğini öne sürmüştü. Buluntuların elde edildiği mevki, ünlü Lucy fosilinin 1974 yılında ele geçirildiği bölgeye 60 kilometre uzaklıkta. (Australopithecus afarensis olarak adlandırılan bu fosil uzun yıllar insanın evrimi senaryosunda aranan sözde kayıp halka olarak gösterilmiştir. Ancak son dönemlerde Australopithecusların insanın atası sayılamayacağı evrimciler tarafından da kabul edilmiştir.)
Afar bölgesinde bulunan söz konusu yeni fosillerle ilgili olarak bağımsız araştırmacılarca gözden geçirilip yayınlanmış bilimsel bir yayın henüz mevcut değil. Fosillere verilmiş bir isim de bulunmuyor. Ancak Latimer, bu kemiklerin sahibi olan canlının, Lucy’nin atası olduğu yönündeki evrimci iddiasını ısrarla sürdürüyor.
Ntvmsnbc.com haberinde de bulguyla ilgili şu evrim masalı anlatılıyor:
Bilim adamları ilk dik yürüyüşe geçen canlıya ait olan bulguların insanın yürümeyi öğrenmesiyle ilgili önemli ipuçları vereceğini, evrim sürecinin aydınlanmasına katkı sağlayacağını belirtiyor…
Özetleyecek olursak, ntvmsnbc.com’un önümüze koyduğu tabloda, kemikleri bulunan canlının Lucy’nin ve insanın evrimi senaryosuna göre dolayısıyla insanın da atası olduğu iddia edilmekte. Ancak tüm bunlar ideolojik olarak savunulan bir efsaneden ibaret. Çünkü;
1. Kemikleri bulunan canlının, Lucy’nin ve insanın atası olduğu kabülü bilimsel değildir
Bruce Latimer, toprakta gömülü kemiğin, Lucy’nin ve insanın atasına ait olduğunu iddia etmektedir. Yani “kemikler›Lucy›İnsan” şeklinde bir ata-soy bağlantısı savunulmaktadır. Oysa böyle iddialar bilim dışı masallardan ibarettir. Dünyanın en ünlü bilim dergilerinden Nature’ın editörü Henry Gee, bu gibi kavramlara dayalı yorumlamaların hiçbir bilimsel değeri olmayan, ön yargılara göre uydurulmuş bir “ninniden” ibaret olduğunu ifade etmiştir. Gee, “In Search of Deep Time” isimli kitabında bu konuda şunları yazmıştır:
Şu anda bize üstünlük sağlayan konumumuzdan bakarak, fosilleri kendimizde gördüklerimizin yavaş yavaş kazanıldığını yansıtan bir şekilde ayarlarız. Doğruyu aramayız, kendi önyargılarımıza uyması için, onu gerçeğin ardından yaratırız… Bir fosil silsilesini alıp bunların bir nesil belirttiğini iddia etmek, test edilebilen bir bilimsel hipotez değil bir ninniyle aynı geçerliliğe sahip bir iddiadır -eğlendirici, hatta belki de öğretici de olabilir ama- bilimsel değildir. 3
Gee’nin, kitabının ilerleyen sayfalarındaki şu sözleri, Ntvmsnbc.com’un evrim propagandasını tek cümlede yalanlar niteliktedir:
“Bir fosille karşılaşıldığında bunun sizin veya başka birşeyin atası, hatta bir başka fosilin atası oluduğundan emin olmanın imkansızlığını biliyoruz.” 4
2. İki ayak üzerinde yürüme iddiası evrime bilim dışı yollardan malzeme yapılmaktadır
Evrimciler kemikleri bulunan bu canlının insanın atası olduğunu savunmaktadırlar çünkü maymun özellikleri gösteren anatomisine karşın iki ayak üzerinde yürüdüğünü tahmin etmektedirler. Yani evrimciler, sadece iki ayak üzerinde yürüdüğü yönünde bir tahminleri olduğu için bir maymunu insan soyundan kabul etmekte dirler Bu iddianın geçersizliğini mantıksal açıdan ele alarak inceleyelim. İki ayak üzerinde yürüdüğü tahmin edilen bir maymunu insan kabul etmek, tek taraflı ve yanlış bir mantık üzerine kurulu bir bakış açısıdır. Bunun yanlışlığını göstermeye, Bruce Latimer’in aşağıdaki sözlerini incelemekle başlayalım.
Latimer bu canlıyı neden insanın atası kabul ettiğini şöyle ifade etmektedir:
“Şu anda bunun dünyanın en eski iki ayaklısı olduğunu söyleyebiliriz ve bunu özel kılan sebep, bizi insan yapan şeyin dik yürümek olması.” 5
Bu sözlerin bir bilim adamına ait olması oldukça düşündürücüdür. İnsan, hangi mantıklı zeminde sadece dik yürüme yeteneğine indirgenebilir? “İnsan, insandır çünkü iki ayak üzerinde yürümektedir” gibi bir mantık; insanın şu özgün yetenekleri karşısında nasıl ayakta kalabilir?
• üstün bir akla sahip olması,
• sanat eserleri üretebilmesi,
• müzikten zevk alması,
• medeniyet kurması,
• evreni araştırması,
• teknolojiler üretmesi…
Gerçekten de Latimer gibi düşünen evrimcilerin insana olan bu yanlış bakış açısı son derece düşündürücüdür.
Ancak her evrimci de böyle düşünüyor değildir. Bu bakış açısının yanlışlığı bazı evrimciler tarafından da açıkça kabul edilmektedir. Ünlü anatomist Bernard Wood, “kuşların kanatları vardır ancak kanadı olan her canlı bir kuş değildir” sözleriyle iki ayak üzerinde yürümeyi insanın tanımlayıcı karakteristiği kabul etme mantığındaki boşluğa işaret etmiştir. 6
Geçtiğimiz aylarda medyanın gündemine gelen bir maymunun hikayesi, Latimer’in bakış açısındaki tutarsızlığı daha iyi görmemizi sağlar. Yanda resmi görülen maymun iki ayak üzerinde yürümektedir. Ancak Natasha isimli bu maymunla ilgili ilginç nokta, bir hastalık sonrası iki ayak üzerinde yürümeye başlamış olmasıdır. Tel Aviv yakınında Safari Park”ta yaşayan beş yaşındaki maymun Natasha, ağır bir mide hastalığına yakalanmış ve hayvanat bahçesinin veteriner kliniğinde tedavi görmüştür. Yoğun bir kürün ardından iyileşen Natasha, taburcu edildikten sonra dik yürümeye başlayarak şaşkınlık yaratmıştır. Hayvanat bahçesi veterinerlerinden Igal Horowitz, hastalıktan kaynaklanan beyin hasarının bu duruma yol açmış olabileceği tahmininde bulunmuştur. 7
Hayvanat bahçesini gezmekte olan küçük çocuklar dahi iki ayak üzerinde yürüyor da olsa Natasha’nın bir maymun olduğunu görebilmektedirler. Ancak Latimer’in iki ayaklılıkla ilgili “bilimsel” teorisinin mantığı Natasha’ya uyarlanacak olursa bambaşka bir tablo ortaya çıkmaktadır. İnsanı insan yapan şeyin dik yürümek olduğunu söyleyen Latimer’in mantığına göre Natasha’yı artık bir insan kabul etmek gerekmektedir!
Elbette, iki ayak üzerinde yürümesi bir canlıyı insan yapmaz. Natasha bunun somut bir örneğidir. Latimer her bulguyu evrim teorisine göre yorumlamaya şartlandığı için bu sade ve kolay anlaşılır mantığa karşı körleşmiş durumdadır.
3. Lucy, son bulgular karşısında efsane olmuştur
Lucy hakkındaki gerçekleri daha önce de defalarca açıklamıştık. Kısaca tekrar özetleyelim: Sözü edilen canlı; iskeleti, beyin hacmi, kafatası yapısı gibi kriterler açısından günümüz şempanzelerine çok benzeyen soyu tükenmiş bir maymun türüdür (Australopithecus afarensis). Evrimcilerin bu tür ile insan arasında evrimsel bağlantı kurmaya çalışmasının tek dayanağı, Lucy”nin biz insanlar gibi dik yürüdüğü iddiasıdır. Oysa bu iddianın gerçek olmadığını gösteren önemli kanıtlar vardır.
1) Lucy, 1974 yılında bulunduktan hemen sonra iki ayaklı ilan edilmesine rağmen o yıllarda bu fosili inceleyen dünyaca ünlü iki evrimci anatomist, Solly Zuckerman ve Charles Oxnard, bu iddiayı reddetmiş ve canlının yürüyüşünün insanlarınkine benzemediğini vurgulamışlardır.
2) Yeni bulgular Zuckerman ve Oxnard”ın görüşünü doğrular niteliktedir. Australopithecus“un pelvis kemiği üzerinde 2000 yılında yapılan son inceleme, kemiğin insanlarınkinden çok daha farklı olduğunu ve insan benzeri bir yürüyüş modeline sahip olmadığını göstermektedir. 8
3) Aynı yıl Lucy”nin önkolları üzerinde yapılan bir inceleme, canlının ellerinin klasik bir “knuckle-walker” anatomisinde olduğunu göstermiştir 9. “Parmak boğumu yürüyücüsü” anlamına gelen bu ifade, yürürken ellerinin boğumlarının da üzerine basan, yani aslında dört ayaklı yürüyen maymunların hareket şeklini tanımlar.
4) Lucy”nin ve tüm Australopithecus türü maymunların iç kulak kanallarındaki denge sistemi üzerinde yapılan inceleme, bu canlıların insanlar gibi dik yürümeye elverişli bir denge sistemine sahip olmadıklarını kanıtlamıştır . 10
Lucy’ye asıl darbe, Kenyanthropus platyops bulgusuyla gelmiştir. 2001 yılında tanıtılan ve bir kafatasından meydana gelen bu fosil Lucy ile aynı döneme aittir ve evrimci kriterler açısından ondan daha modern bir görünüme sahiptir. K. platyops, insanın hayali soyağacını savunulmaz bir hale sokmuştur. Bu gelişme karşısında ünlü insanın evrimi araştırmacısı Richard Potts, Lucy’nin soyağacından çıkarılmasını önermek zorunda kalmıştır . 11
Sonuç:
Bu son fosil bulgusuyla ilgili evrimci iddialar Darwinizm’e hiçbir bilimsel destek sağlamamaktadır. Fosilleri Lucy ve insanla bağdaştırmaya çalışılarak yapılan evrim propagandası geçersizdir. İnsanın evrimi senaryosu, modern bilimin bulguları karşısında bir efsane konumundadır. Bulunacak yeni fosillerin soyağaçlarını güçlendireceğini uman evrimciler, yepyeni çelişkiler ortaya çıkaran son bulgular karşısında soyağacının “karmaşık bir çalı” görünümünü aldığını itiraf etmektedirler. Fosil bulgularını evrimci önyargıları yansıtır şekilde dizme çabası artık iflas etmiş durumdadır ve karmaşık çalı ifadesi, bu iflasın üstü kapalı itirafıdır.
Darwinist çevreler bu iflası bilim dışı propagandayla örtbas etme yönüne gitmektedirler. Nitekim ntvmsnbc.com haberi bu propagandanın son örneklerinden biridir. Bir bilim adamının arazide ele geçirdiği fosili işaret ederken çektiği bir resmi evrim masallarıyla yorumlaması ve bunu ajanslara bir delil olarak duyurması dünya çapında propagandanın tetiklenmesi için yeterli olmaktadır. Ntvmsnbc.com gibi Darwinist medya kuruluşları, bu asılsız iddiaları derhal bilim adamlarının ortaya koyduğu gerçekler havasında propaganda malzemesi olarak kullanmaktadırlar.
Ntvmsnbc.com’u Darwinizm’in iflasını örtbas için destek verdiği bu gibi propagandaları terk etmeye davet ediyoruz. Kemik parçalarına işaret edilerek evrim masalı anlatmak bilim dışıdır ve Türk Halkı bu masallarla aldatılamayacaktır. İnsan, aklı ve bedeniyle mükemmel bir varlıktır. Kökeni de evrim teorisinin dayandığı tesadüfler değil, bilinçli tasarım yani yaratılıştır. Yüce Allah insanı sonsuz bilgisi ve kudretiyle yoktan varetmiştir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:
…”Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?” “Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.” (Kehf Suresi, 37-38)
Not: Bu yazı aynı zamanda söz konusu bulguyla ilgili olarak yayınlanan ve aşağıda listelenen haberlere de cevabımızdır:
GÜNBOYU, 9 Mart 2005, “İlk akrabamız 4 Milyon Yıl Önce Yürüdü”,
Radikal, 7 Mart 2005, “Eski bir akrabamızmış”
Şok, 5 Mart 2005, “İşte insanın atası”
Cumhuriyet Bilim Teknik, 26 Mart 2005, “İki ayak üzerinde yürüyüşün dört milyon yıllık kanıtı”
Hürriyet, 7 Mart 2005, “Lucy”nin de atası bulundu”
Milliyet, 8 Mart 2005, “Devrim Yaratacak İskelet”
Güneş, 7 mart 2005, “İskelet devrimi”
1- Donald Johanson, “Ancestors”, 1994, Villard Books, sf. 51
2- Greg Kirby, Senior Lecturer at Flinders University in Population Biology, from a lecture to the Biology Teachers Association in South Australia, 1976.
3- Henry Gee, “IN SEARCH OF DEEP TIME, Beyond the Fossil Record to a New Hıstory of Life”, The Free Press, A Division fo Simon & Schuster, Inc. , 1999,sf. 114, 117
4- Henry Gee, ibid, sf. 127
5- “Earliest walking human ancestor found?”, The Associated Press, 5 Mart 2005, http://www.msnbc.msn.com/id/7100805/
6- Michael D. Lemonick ve Andrea Dorfman, “One Giant Step For Mankind”, Time, 23 Temmuz 2001
7- “Mide rahatsızlığı maymunu insanlaştırdı”, www.cnnturk.com , 22 Temmuz 2004
8- Marchal, F., “A New Morphometric Analysis of the Hominid Pelvic Bone,” Journal of Human Evolution, 38:347-365 (2000)
9- Collard, M., Aiello, L. C., “From forelimbs to two legs,” Nature, 404:339-340 (March 23, 2000
10- Spoor, F., Wood, B., Zonneveld, F., “Implications of early hominid labyrinthine morphology for evolution of human bipedal locomotion,” Nature, 369:645-648 (June 23, 1994)
11- “Discovery rocks human-origin theories”, Tim Friend, 21 March 2003: http://www.usatoday.com/news/science/2001-03-21-skull.html