Milliyet’in “”İnsan Atası””Yalanı

Milliyet gazetesinin 13 Temmuz 2007 tarihli sayısında “3.5 milyon yıllık insan fosili çıktı” başlıklı bir haber yayınlandı. Yazıda, Afrika ülkelerinden Etiyopya’nın Afar çölünde elde edilen ve soyu tükenmiş maymun türüne ait olan fosiller “insanın atası” olarak çarpıtıldı. Milliyet gazetesinin bu son Darwinist aldatmacası ile ilgili iddialar, aşağıda cevaplanmaktadır.
Milliyet’in “insanın atası” dediği fosiller soyu tükenmiş maymun türüne aittir
Milliyet haberine konu olan gelişmede, ABD’nin Ohio eyaletindeki Cleveland Doğa Tarihi Müzesi’nden paleoantropolog Yohannes Haile-Selassie başkanlığındaki araştırmacı ekibi, yaşı günümüzden 3.8 ila 3.5 milyon yıl öncesine uzanan bazı fosilleşmiş kemikler ortaya çıkarmışlardır. Bilim adamları, alt ve üst çene kalıntılarıyla henüz tam anlamıyla topraktan çıkarılmamış olan eksik bir iskeletten meydana gelen kalıntıları, günümüzden 4 ila 1 milyon yıl önce yaşamış olan ve bir maymun türü olan Australopithecus’a atfetmektedirler.
Ancak Australopithecus’a ait bu kalıntıların Milliyet gazetesinde “insanın atasına ait fosiller” olarak duyurulması büyük bir aldatmacadır. Australopithecus kategorisi gerçekte, insanın evrimi teorisini desteklememekte, tam aksine evrimci iddiaların günümüzde içinde olduğu çöküşü temsil etmektedir.
Australopithecus, materyalist dünya görüşünü sözde bilimsel delillerle kamuoyunda yaygınlaştırmaya yönelik propagandada bir dönem baştacı edilmiş bazı fosilleri kapsamaktadır. İlki 1924 yılında elde edilen Australopithecus fosilleri üzerinden yapılan propaganda, 1974 yılında Lucy ismi verilen Australopithecus afarensis fosilinin bulunmasıyla doruk noktasına çıkmıştır. Anatomisinde başından ayak parmağına kadar her açıdan ağaçlarda yaşamaya uyumlu bir canlı olduğu belirgin olmasına rağmen, dik yürüyebildiği iddiasıyla insanın atası rolü için uygun görülmüş, ders kitaplarına evrim kanıtı olarak dahil edilmiştir. Elbette bunun geçersizliği kısa bir süre içinde anlaşılmıştır.
Ancak Milliyet haberinin gözardı ettiği nokta şudur ki, paleoantropoloji dünyası 1970’li yıllardan bu yana büyük gelişme kaydetmiştir ve Türk Halkı da otuz yıllık demode evrim masallarına aldanmayacak kadar bilinçlenmiştir. Konuyla ilgili bilimsel literatür incelendiğinde ortaya çıkan açık ve net gerçek şudur ki, evrimcilerin insanın soyağacında Australopithecus’u (özellikle Lucy’yi) oturttukları taht, çoktan sallanıp yıkılmıştır.
Australopithecus’la ilgili evrimci iddiaların çöküşü
Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır. Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil örneği sayılan Lucy”i konu alan dergi, “Adieu Lucy” (Elveda Lucy) başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insan soyunun kökeni olmadığı ve bunlarının soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır.[i]
Amerika’lı bilim yazarı Tim Friend ise Lucy hakkında şu yorumlara yer vermiştir:
“Lucy’nin bilimsel adı Australopithecus afarensis. Günümüzde yaşayan bonobo şempanzelerine çok benziyor: Küçük bir beyin, öne çıkmış yüz ve iri azı dişleri. Ancak Homo’nun doğrudan atası kabul edilen Lucy’nin bu özelliği son on yılda gözden düştü. Birçok uzman insanın kökenini Lucy gibi bir ataya doğrudan takip etmenin çok basit bir yaklaşım olduğunu kabul ediyor.”[ii]
Ünlü Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi İnsanın Kökeni Programı Başkanı Richard Potts ve daha birçok evrimci uzman, Lucy’nin artık insanın soyağacından çıkarılması gerektiğini kabul etmektedir[iii].
Australopithecus’un insan gibi dik yürüdüğü iddiasının aleyhindeki gelişmeler bunlarla da sınırlı değildir. Dünyaca ünlü anatomistler Lord Solly Zuckerman[iv], Charles E. Oxnard[v], Fred Spoor[vi], B.G Richmond ve D.S Strait’in[vii], dört ayrı çalışmada Australopithecine’lerin insan gibi dik yürümediğini gösteren bilimsel çalışmalar yayınlamışlardır.
Milliyet’in “İnsan Atası” ve “6 milyon yıllık kayıt” ifadesi hiçbir bilimsellik taşımamaktadır
Milliyet gazetesinin bilimdışı bir özelliği de, bulunan fosillerden “İnsanın atası” olarak söz edilmesidir. Burada ilginç olan nokta, evrimci paleoantropologların dahi fosiller arasında doğrudan ata-soy ilişkileri kurmanın bilimsel olmadığını kabul ediyor olmalarıdır.
Dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Nature’ın editörü ve aynı zamanda bir evrimci paleontolog olan Henry Gee, 1999 basımı In Search of Deep Time başlıklı kitabında şunları yazar:
“Gazeteciler ve manşet yazarlarının, ataları bulma arayışları ve kayıp bağların keşfiyle ilgili olarak dört bir yanda sürdürdüğü gevezelikle karşılaştırdığımızda şunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir: Birçok profesyonel paleontolog, canlılığın tarihini senaryo ve hikayelere dayanarak incelememektedirler ve evrimsel tarihin hikaye anlatım şeklini, bilimdışı olması yüzünden otuz seneden fazla bir süre önce terk etmişlerdir.”[viii]
Yine Gee’nin ifadeleriyle “Her fosil, bir başka fosille bilinebilir hiçbir bağı olmayan izole bir noktayı temsil eder ve bunların tümü büyük bir boşluk denizinde yüzüp durmaktadır”.[ix]
Görüldüğü gibi evrimci paleontologlar dahi bulunan herhangi bir fosille insan arasında doğrudan atasal bağlantı kurmanın yanlışlığını teyid etmektedir. Ancak Milliyet gazetesi bu konuda gereken hassasiyeti göstermemekte, bilimsel seviyesi düşük tabloid gazetecilik örneği vermektedir.
Milliyet haberinde yorumları aktarılan paleoantropolog Yohannes Haile-Selassie’nin ifadeleri de aynı kapsamda önyargılı ve yanıltıcıdır. Haile-Selassie, “Etiyopya”da erken insanın evrimi konusunda 6 milyon yıla varan bir kaydımız var” şeklinde bir iddia ortaya koymaktadır. Halbuki ne insan ne de başka bir canlı için, milyonlarca yıllık evrimsel dönüşümü gösterdiği öne sürülebilecek hiçbir fosil kaydı bulunmamaktadır. İngiltere’deki Doğa Tarihi Müzesi Baş Paleontoloğu ve aynı zamanda kendisi de bir evrimci olan Colin Patterson’un aşağıdaki sözleri bunun açık bir itirafını oluşturmaktadır.
“Eğer fosil kayıtlarında süreklilik için kanıt nedir diye soracak olursanız buna şöyle cevap verilmesi gerekir. Hayvanların ve de insanın fosillerinde böyle bir süreklilik yoktur. Aralarındaki bağlantı zihindedir”.
Görüldüğü gibi, Haile-Selassie birkaç parça kemik arasında kendi hayallerinde kurguladığı spekülatif bağlantılardan sözetmektedir, o kadar.
Sonuç
 
Milliyet gazetesi, yarı insan yarı maymun canlıların yaşadığı masalının yukarıda gösterilen bilimdışı yönlerini görmelidir. Darwinizm, cehalet ortamında ve materyalist felsefelerle olan bağlantısı sayesinde yeşermiş, köhne bir teoridir. Modern bilim, canlıların başka canlılara dönüştüğü iddiasının geçersizliğini hem moleküler hem de paleontolojik ölçekte ortaya koymuştur. Milliyet gazetesi, Australopithecus bulgularını insanın atası olarak çarpıtmaktan vazgeçmeli, bilimdışı propagandasına son vermelidir.
Bilimin teyid ettiği gerçek, insanın Kuran’da bildirilen yaratılışıdır. Yüce Allah insanı “OL” emriyle ve topraktan yaratmıştır. Rabbimiz’in bize yaratılışımızı bildiren Kuran ayetleri şu şekildedir:
“Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak”ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.” (Müminun Suresi, 12-14)

 

 

[i] Isabelle Bourdial, “Adieu Lucy”, Science et Vie, Mayıs 1999, no. 980, s. 52-62
[ii] Tim Friend, “Discovery rocks human-origin theories”, 21 March 2003: http://www.usatoday.com/news/science/2001-03-21-skull.htm
[iii] Tim Friend, “Discovery rocks human-origin theories”.
[iv] Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, s. 75-94
[v] Charles E. Oxnard, “The Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for Doubt”, Nature, cilt 258, s. 389
[vi] Fred Spoor, Bernard Wood, Frans Zonneveld, “Implication of Early Hominid Labryntine Morphology for Evolution of Human Bipedal Locomotion”, Nature, cilt 369, 23 Haziran 1994, s. 645-648
[vii] Richmond, B.G. and Strait, D.S., Evidence that humans evolved from a knuckle-walking ancestor, Nature 404(6776):382, 2000
[viii] “IN SEARCH OF DEEP TIME, Beyond the Fossil Record to a New Hıstory of Life”, Henry Gee, The Free Press, A Division fo Simon & Schuster, Inc. , 1999,sf. 5
[ix] Henry Gee, “IN SEARCH OF DEEP TIME, sf. 32

Ayrıca bakınız

Video – Yuval Noah Hararı’nin SAPIENS Adlı Kitabındaki Bazı İddialara Cevap 4 – “Geçmişte insanın pek az şey ürettiği” iddiası

Harari ve diğer evrimcilerin bir iddiası da “geçmiş nesillerin çok az şey ürettiği” yönündedir. Bunu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.