Science dergisinin 12 Şubat 2016 tarihli sayısında ABD Vanderbilt Üniversitesinde yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına yer verildi. Makale ilk anda kalıtsal hastalıklarla ilgili gibi görünse de aslında ‘Modern insanlarla Neandertaller arasındaki karışımdan doğan fenotipik miras’ şeklinde atılmış olan başlığı bize makalede evrim propagandası yapıldığını gösteriyordu.
Araştırmanın başında bulunan Vanderbilt Üniversitesi’nden Genetikçi John Capra bir karşılaştırma yaparak şöyle diyordu:
‘Tespitlerimiz, Neanderthal DNA’sının modern insanların hastalıklarını etkilediğini gösteriyor. ‘Neanderthal DNA’sı ile immünolojik, dermatolojik, nörolojik, psikiyatrik ve üreme hastalıklarımız arasında bağlantılar bulunduğunu keşfettik.’
Capra’nın Neandertallerin de bizimle benzer hastalıklara sahip olduğu yönündeki bu tespiti önemlidir ve aslında evrim teorisini çürüten bir delil niteliğindedir.
Farklı kültürler ve farklı fiziksel özellikler
İnsanoğlu nesiller boyunca çeşitli hastalıklara yakalanmış ve bunlara ait genetik özellikler nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. ‘Kalıtsal’ diye nitelenen böyle genetik hassasiyetler o hastalığın ortaya çıkma beklentisini kuvvetlendirir ancak bunu bir evrim delili gibi göstermek son derece anlamsızdır.
Çağlar boyunca farklı coğrafyalarda farklı tiplere sahip insan toplulukları yaşamış, bazen de bunlar bir araya gelerek karışmışlardır. Bugün Anadolu’da ya da daha bariz haliyle ABD’de yaşanan durum buna örnektir. Asyalı, Avrupalı ve Afrikalı pek çok millet yapılan evliliklerle birbirine karışmış durumdadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, birbirlerinden bazı farklılıkları olsa da bu bireylerin ‘insan’ olduğu gerçeğidir. Farklı kültürlere veya fiziksel özelliklere sahip olmaları onları bambaşka bir canlı yapmaz ya da “geri” veya “ileri” olarak sınıflandırılmalarını gerektirmez. Böyle bir bakış açısı son derece yanlıştır ve ırkçılıktır. Gerçek böyleyken 19. yüzyılın sömürgeci politikalarını hukuksal alanda haklı çıkarma çabasındaki bazı kişiler, ‘Beyaz Avrupalı’ (Germen ve Anglosakson) ırkın mevcut insan ırkları arasında sözde ‘en modern’ ve ‘en gelişmiş” olduğu iddiasını ortaya atmışlardır. Bunun sonucunda, Afrika ve Avustralya yerlilerinin sözde hayvanlara daha yakın olduğu iddia edilmiş, evrim sürecine göre yok edilmelerinin insanlığın ilerlemesine katkı sağlayacağı gibi akılalmaz bir fikirle ortaya çıkılmıştır.
Haeckel ile Başlayan Irkçılık Belası
İlk olarak Alman biyolog Ernst Haeckel canlıları bir sınıflamaya tabi tutmuş, beyaz Avrupalıları da kendince bu sıralamanın zirvesine yerleştirmiştir. Haeckel’in bu çarpık evrimci görüşü ‘medeniyetlerin ilerlemesinde ırkların rolü’ olarak kabul görmüştür.
Irk kavramını ise ilk olarak yine Alman bir hekim olan Johann Friedrich Blumenbach (1752-1840) ortaya atmış, insanlığı Kafkas (beyaz), Moğol (sarı), Malay (kahverengi), Zenci (siyah) ve Amerikan (kırmızı) olarak 5 grupta sınıflamıştır. Haeckel bu ırk kavramını hiyerarşik olarak düzenleyip Avrupalıları en üste, Sri Lanka yerlileri Veddaları, Avustralya yerlileri Aborijinleri ve Zimbabve’deki Rodezya yerlilerini de en alta koymuştur. Bu fikirler öylesine etkili olmuştur ki pek çok ırkçı bu topluluklardan kişilerle evlenip çocuk sahibi olmayı kendilerince ‘evrim merdiveninden düşmek’ diye niteleyip, insanlığa zarar verdiğine inanacak kadar ileri gitmişlerdir.
İşte tıpkı bu geçmişteki akılalmaz iddiaların bir benzeri olarak günümüzün bazı evrim taraftarları da Neandertallerle karışmış olmayı olumsuz bir durum gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Elbette ki bu büyük bir yanılgıdır nitekim bilimsel bulgular bize Neandertallerin tam bir insan olduğunu göstermektedir.
Bu noktada kısaca Neandertalleri “ilkel” gibi göstermeye çalışan Darwinist mantığın yanlışlığına dair bilimsel delillerden bazılarını hatırlatmakta fayda var:
Neandertaller Günümüz İnsanından Daha Üstün Özelliklere Sahipti
Kafatası hacimlerinin büyüklüğü Darwinistlerin Neandertallerin “ilkel insan” olduğu iddiasını çürütür. Neandertallerin kafatası hacmi 1700 cc civarında olup günümüz insanınkinden 200 cc daha büyüktür. Kafatası ölçümleriyle insanları daha ileri ve daha geri olarak sınıflamaya çalışan evrimci zihniyet burada çöker. Daha büyük beyne sahip olan Neandertaller evrim ideolojisinin temel anlayışına göre günümüz insanından daha üstün kabul edilmek durumundadırlar ki bu gerçek teori açısından büyük bir çelişki oluşturur.
Buna ek olarak, arkeolojik çalışmalar da Neandertallerin günümüz insanından farklı olmayan sosyal hayatlarını ortaya çıkarmıştır. Neandertaller soyu tükenmiş bir insan ırkıdır. Neandertal uzmanı Erik Trinkaus bu durumu şöyle itiraf eder:
Neandertallerin anatomisinde ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi ve konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde modern insandan aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur...
Kuşkusuz Neandertaller, bir insan ırkı oldukları için, günümüz ırkları ile aynı özelliklere sahiptiler. Neandertal insanı yetenekli bir alet yapıcısı ve başarılı bir avcıydı. Hatta müzik ve sanatla uğraşıyordu. Tıpkı günümüzdeki toplumlar gibi kültürel ve sosyal bir yapıya sahipti, dini inanışları vardı. Dolayısıyla Neandertallerin oluşturduğu medeniyet, günümüz medeniyetlerinden çok da farklı değildi. (Erik Trinkaus, “Hard Times Among the Neanderthals”, Natural History, Cilt 87, Aralık 1978, s. 10)
Neandertallerle Aynı Genlere Sahip Olmamız Ne Anlama Gelir?
Öncelikle, Neandertallere ayrı bir tür demek genetik olarak mümkün değildir. Neandertal genom projesi Neandertallerin de bizim gibi 23 çift kromozoma sahip olduklarını ortaya koymuştur. Evrimci kaynaklarda gördüğümüz ise, Neandertalleri ‘ayrı bir tür’ olarak nitelendiren Darwinistlerin genlerimizin ortak olduğu bulgusu karşısında yaşadıkları şaşkınlıktır. Aynı hastalık genlerine sahip olduğumuzun saptanmış olması tabi olarak aynı hastalıklara yatkın olduğumuz anlamına da gelir. Bu genlerin bize Neandertallerden geldiği söylemi ise kalıtsal doğal bir sonuçtur. Bunlar sadece Neandertallere özgü genler değil insan türüne ait yaygın genlerdir.
Neandertaller İlkel Bir Tür Değildir Bizim Gibi İnsandır
Neandertaller günümüz insanından daha farklı bir sosyal hayata sahip değildi. Arkeolojik çalışmalar bu insan türünün de müzik aletleri kullandıklarını, terzilik yaptıklarını, resim ve heykel gibi sanatsal faaliyetlerde bulunduklarını ortaya koymuştur. Hatta Neandertaller fiziki özellikleriyle günümüz insanından daha üstündüler; bedence daha iri, daha kuvvetli olup, evrimin iddiasına aykırı olarak daha büyük beyin hacmine sahiptiler.
Farklı Irklar: Coğrafi İzolasyon ve Farklı Görünüme Sahip İnsanlar
Günümüzde farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar doğal olarak birbirlerinden farklı görünümlere (fenotip) sahiptirler. Buna coğrafi izolasyon denir. Aborjinler, Eskimolar ya da zenciler birbirlerinden uzak coğrafyalarda yaşayan insanlardır. Bu ırklar da Avrupalı beyaz ırk ile ortak genlere sahiptir.
Tarih boyunca, teknoloji ve diğer maddi imkanlar açısından daha gelişmiş olan Avrupalılar kendilerince görünümlerini beğenmedikleri her insan ırkını “geri” olarak nitelerken kendilerini “modern” olarak sınıflamışlar, diğerlerine göre üstün tutmuşlardır. Darwinist ideolojiden hak bulan bu ırkçı yaklaşım pratikte soykırımların, sömürgeciliğin ve ezip hor görmenin temelini oluşturmuştur.
SONUÇ: Neandertaller Eski Bir İnsan Kavmidir
Evrimcilerin, farklı insan ırklarını ”ileri” ve ”geri” olarak sınıflamaları genetik ve biyolojik temellerden tamamen yoksundur. Nitekim Neandertallerin gayet sosyal bir medeniyet yaşamış oldukları arkeolojik buluntular ışığında bugün anlaşılmış bulunmaktadır. Günümüz insan ırklarından hiçbir farklarının olmadığı açıktır. Neandertaller bizim gibi insanlardır, hatta aynı hastalıklara yakalanmış, medeni bir hayat yaşamış ve daha sonra yeryüzünden silinmiş bir kavimdir.