Sayın Adnan Oktar’ın ilk olarak 2004 yılında yayınlamış olduğu Sosyal Silah Darwinizm isimli kitabında anlatmış olduğu, sonrasında ise yeni gelişen olaylarla birlikte çeşitli makalelerinde dile getirdiği konu, dünyaca ünlü Darwinist yayınlarda yıllar sonra yer aldı. Bu konu, Darwinist fitnenin beraberinde getirdiği okul katliamları idi. Oldukça fazla sayıdaki söz konusu okul katliamlarının ortak özelliği ise, katliamların genç öğrenciler tarafından “evrim adına” ve “doğal seleksiyon” adına yapılmış olmasıydı.
Timesonline internet sitesi, söz konusu katliamların Darwinizm ile bağlantısını 8 Kasım 2009 tarihindeki web sayfasında açıklarken, Türkiye’de de Habertürk gazetesi söz konusu haberi, “Lise Katliamlarında Fatura Darwin’e” başlığı altında 9 Kasım 2009 tarihinde verdi. Oysa söz konusu katliamlar, ilk kayıtlara geçeni günümüzden 10 yıl önce olmak üzere, çeşitli aralıklarla yıllardır gerçekleşen katliamlardı. Üstelik bu katliamların tamamında, etrafa ateş açan gençler Darwinizm’in gereğini yaptıklarını açıkça belirtiyorlardı. Her biri, Darwinist ideolojinin bir gereği olarak güçsüzlerin mutlaka elenmesi ve yok edilmesi gerektiğine inanıyordu. Bir hayvandan ibaret olarak gördükleri arkadaşlarını ve öğretmenlerini işte bu anlayıştan dolayı katletmek onlara güç gelmemişti. Tam tersine, bu insanların yok edilmesi ile topluma ve geleceğe katkıda bulunduklarını düşünüyorlardı.
Darwinizm, işte böylesine sapkın bir inanç şeklidir. Eski Sümerlerden beri var olan ve Darwin’in Türlerin Kökeni isimli kitabının ardından masonların desteği ve propagandaları ile bir diktatörlük haline gelen Darwinizm, toplumları da insanlığı da sürekli olarak yıkıma götürmüştür. Dünya savaşları, Darwin hayranı faşist ve komünist diktatörlerin idaresi altında, Darwinist ideolojinin tam olarak uygulandığı bir uygulama alanı olmuştur. 350 milyon kişi bu savaşlar sonucunda şehit edilmiş veya katledilmiştir. Bu büyük katliam, sapkın Darwinist ideolojinin getirdiği en kanlı sonuçtur. Şu anda ise bu büyük savaşların yerini, cinayetler, katliamlar, iç çatışmalar, dejenerasyon ve ırkçılık almıştır. Okul katliamları, Darwinizm’in getirdiği bu yıkım ve felaketlerin ayrı ve son derece ürkütücü bir boyutudur.
Eğer bir genç; ailesini, arkadaşlarını, öğretmenlerini, kısacası çevresindeki herkesi birer hayvan olarak görürse, yaşantısındaki her şeyin, kendisinin bile tesadüflerin eseri olduğuna inanırsa, güçlü olanın ayakta olması gerektiğini, bunun için de zayıfların elenmesi ve yok edilmesi gerektiğini düşünürse, böyle bir gencin “doğal seleksiyona göre gereksiz ve değersiz gördüğü” kişileri katletmesi son derece kolaydır. Bu kişi, annesi de olabilir, öğretmeni de, en yakın arkadaşı da. Onun için her biri birer hayvan türevidir. Böyle bir kişiyi, ahlak, aile değerleri, vefa, sevgi, şefkat, merhamet gibi konularla ikna edebilmek Allah’ın dilemesi dışında imkansızdır. Çünkü böyle bir insanın ideolojisi, dünyaya bakış açısı tamamen farklıdır. Bu kişinin sevgi ve şefkati anlayabilmesi için Allah sevgisine, Allah korkusuna ve dolayısıyla insan sevgisine sahip olması gerekir. Fakat Darwinist zihniyette bu iki inanca da yer yoktur. Dolayısıyla bu gence ahlak ve sevgi dersi verebilmek için öncelikle onun Darwinist zihniyetten kurtulması şarttır.
Böyle bir genç, tüm varlıkların tesadüfen yaratılmadığını, kendisini de etrafındakileri de yaratanın Yüce Allah olduğunu bildiğinde ancak normal düşünmeye başlayacaktır. Allah’ın kendisini bir amaç üzere bu dünya üzerine getirdiğini, bir amaç üzerine yaşadığını ve ölümün varlığının hikmetlerini düşünecektir. Yaşadığı her an kendisine Allah’tan sürekli nimet verildiğini fark edecektir. Anlayacaktır ki, ne varlığı ne de yaşamındaki hiçbir an tesadüf değil. Yaşadığı her andan Allah’ın katında sorguya çekilecek ve kendisine verilen her nimetten sorumlu olacaktır. Çünkü ahirette onu bekleyen sonsuz bir hayat vardır. İşte bu sonsuz hayatta en büyük mutluluğu yani cenneti hak edebilmesi için dünya hayatında Allah’ın rızasına yönelik, Allah’ın beğendiği güzel ahlaka yönelik bir çaba içinde olması gerekir. Böyle bir insan ancak o zaman tüm yaratılanların Allah’ın ruhunu taşıdığını, tüm varlıkların Allah’ın güzelliğinin bir tecellisi olduğunu, ahiretteki sonsuz yaşam için çaba göstermesi gerektiğinin farkına varabilir. Ancak o zaman böyle bir insana güzel ahlak, sevgi, şefkat, vefa, merhamet anlatılabilir. Allah inancı, böyle bir insanın yepyeni, tertemiz bir bakış açısıyla, mutmain, huzurlu ve sevgi dolu olarak yeniden var olmasını sağlar. Darwinist ideolojinin getirdiği yıkım, korku, kin, nefret yerini sevgi, şefkat ve dostluk hislerine bırakır.
“Darwinizm geçmişte kaldı, neden bir tehlike olarak değerlendiriliyor” diye ortaya çıkanlar, basında yer alan bu haberleri, toplumların Darwinizm yüzünden ne hale geldiğini çok iyi anlamalıdırlar. Eğer Darwinizm bu dünyadan tamamen yok edilirse, bu dünyada savaşların, iç çatışmaların, terörün, cinayetlerin, katliamların hiç kalmayacağını görebilmelidirler. Darwinizm ve Darwinizm’in getirdiği dinsizliğin bir tezahürü olan dejenerasyon, kin, öfke ve nefret gibi ahlaki özelliklerin son bulacağını anlayabilmelidirler. Şu anda dünyada var olan tüm belaların, tüm huzursuzlukların asıl nedeni Darwinizm’dir. İşte bu yüzden, Darwinizm bu dünyada son buluncaya kadar bu sapkın pagan dini ile fikri mücadele içinde olmak son derece elzemdir.
Yüce Allah ayetlerinde şöyle bildirir:
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah”ın nimetini inkar mı ediyorlar?
Allah”ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?
Artık Allah”a benzerler aramaya kalkışmayın; çünkü Allah bilir, siz ise bilmezsiniz. (Nahl Suresi, 72-74)
Sayın Adnan Oktar’ın, son yıllarda çoğalan lise katliamlarının Darwinizm ile bağlantısını konu ettiği geçmiş dönemlere ait yazılarından linkler: