Big Bang’i de tüm canlılığı ve tüm evreni de yaratanın Allah olduğu gerçeği, (Haşa) açıklamasız kalmaktan veya daha öncesine cevap bulamamaktan kaynaklanmaz. O zaman bütün canlılığı ve evrenin başıboş olduğu, sadece öncesine bir açıklama yapmak gerektiği gibi bir sonuç çıkar ki, böyle bir başıboşluk yeryüzünde yoktur (Allah’ı tenzih ederiz).
Tüm evren, yeryüzündeki tüm canlılar bir şeye işaret ederler. İncelendikçe bir olağanüstülük olduğu anlaşılır. Evrendeki denge, dünyadaki düzen, başlıbaşına canlılık, canlının tek bir hücresi, tek bir ,, sahip oldukları olağanüstülüklerle bir mesaj verirler insanlara. Bir akıl var demektedirler. Bu akıl sizden, sizin görüp bildiğiniz her şeyden üstün demektedirler. Alemler içinde alemler yaratan, atomun içinde bile aklını ve yüceliğini gösteren üstün bir Güce işaret etmektedirler. Onların gösterdiği işaretlerden çıkan bir sonuç var. Ve bu sonuç, bizi Yüce Allah’ın varlığına götürüyor.
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah”ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191)
Bunu görmek için insanın evrenin başlangıcına kadar gitmesine gerek yok. Tek bir hücre, tek bir saç teli, tek bir atom bile insanın Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü görmesi ve iman etmesi için yeterlidir. Elbette evrenin Big Bang ile yaratılışı çok büyük bir olaydır, muhteşem bir güzelliktir. Allah bu vesile ile kudretini ve üstün gücünü göstermektedir.
“Bu bilime girmez” iddiası da çok saçma bir iddiadır. Bilim zaten Allah’ın yarattıklarını incelemek için vardır. Onların verdikleri mesajın büyüklüğünü görebilmeyi sağlar. Allah’ın yüceliğini ve büyüklüğünü daha iyi kavrayabilmeyi sağlar.