Sayın Ertuğrul Özkök 16 Kasım 2008 tarihli yazısında, Allah’a olan inancını dile getirmiş, hayatının hiçbir döneminde Yaradan’ın varlığını inkar etmediğini belirtmiş. Bunlar çok güzel ve takdire şayan ifadeler. Fakat Sayın Özkök’ün yazısındaki ölüm ve ahiret konusundaki ifadelerinden, ölümden sonra hayatın varlığına inanmadığı, dolayısıyla İslamiyet’e de inanmadığı anlaşılıyor. Sayın Özkök’ün, insanın, amaçsızca, sadece yaşayıp ölmek için yaratılmış bir varlık olduğuna inanarak büyük bir yanılgıya düştüğü anlaşılıyor.
Sayın Özkök;
Eğer düşündüğünüz gibi insanın tüm varlığı ölüm ile sona eriyorsa, o zaman tüm kainat amaçsız mı yaratıldı? Dünyada yaratılmış olan her şeyin bir amacı var. Bir aracın vitesi, farları hep bir amaç için yaratılmıştır. Yemek yerken kullandığınız çatalın, radyonun üzerindeki bir düğmenin, saatin, bir kapının kulbunun, anahtarın her birinin bir varlık amacı vardır. Okumak için kullandığınız gözlük, aracınızın havalandırması hep bir gaye için var edilmişlerdir. Dünyada her şey bir amaç için varken, yalnızca insanın mı varlığının bir amacı yok? Elbette böyle bir şeyi düşünmek hiçbir mantığa sığmamaktadır.
Sayın Özkök, Yüce Allah, bir insanın sahip olduğu 100 trilyon hücrenin her birinin içinde bir mucize yaratmıştır. Bu olağanüstü yapıya ait sayısız detayın tek bir tanesini inceleyip çözebilmek, şu anki teknoloji ile bile tam anlamıyla mümkün olamamaktadır. Bu harika yapının yalnızca bir parçasını oluşturan muhteşem molekül DNA, içinde tam bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak bilgiye sahiptir. Her bir hücre çekirdeği, her biri içinde birer milyon sayfalık bilgi bulunduran 46 ayrı DNA sarmalı ile donatılmıştır. Hatırlatmak gerekirse, 23 ciltlik “Britannica Ansiklopedisi”nin bile toplam 25 bin sayfası vardır. Yani insanın sahip olduğu milyonlarca DNA’dan yalnızca tek bir tanesi, dünyanın en büyük ansiklopedisinin 40 katı büyüklüğünde bir bilgi deposuna sahiptir.
İnsanın tek bir hücresine bir mucize yerleştiren ve bunu her bir insanda trilyonlarca kere var eden Yüce Allah’ın insanı yaratmasında ve onu bu dünya içinde ölümlü kılmasında elbetteki bir amaç vardır. Bunların hiçbiri boş bir amaç uğruna yaratılmamıştır. Yüce Allah bir ayetinde şu şekilde buyurur:
“Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Biz”e döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?” (Mümin Suresi, 115)
İnsanın dünya üzerindeki varlığı, bu dünyanın yaratılış amacına uygun olarak yalnızca imtihan içindir. İnsan, dünyada yapıp ettikleriyle imtihan olur, ahirete hazırlanır. Dünya, insanın ölümden sonraki sonsuz yaşamı için sınandığı yerdir. Rabbimiz bir ayetinde yaşamın ve ölümün amacını şu şekilde bildirmiştir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Tüm bu gerçeklere kalp gözü ile, vicdanla, akılcı ve mantıklı bakan ve ruh sahibi olduğunu bilen bir insan, kendi varlığının ölüm ile sona ermeyeceğini kolaylıkla anlayacaktır. Yaratılışta muhteşem bir detay, bir süreklilik ve bir amaç vardır. Bunların tümünü yaratan ve insana Kendi Katından ruh ve anlayış bahşeden Allah, elbette bunların tümünü kusursuz olarak sonsuza kadar yaratmaya kadirdir. Yüce Allah, bir başka ayetinde ahiret yaratmasını şöyle haber vermiştir:
De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Ankebut Suresi, 20)