The Guardian Gazetesi ve ABC’den Gagalı Balinalara Uyarlanan Körelmiş Diş Masalı

The Guardian gazetesi[1] ve ABC kanalı[2] 15 Mayıs 2016 tarihinde nadir rastlanan bir gagalı balina türünü gündeme getirdiler. Haberlerde bu balinalardaki farklı diş yapısı konu ediliyor ve bu bulguların -hiçbir bilimsel kanıt gösterilmeden- sözde evrimsel sürecin kalıntıları olduğu iddia ediliyordu. Güney Avustralya Müzesi çalışanlarının iddialarına da yer verilen habere göre bahsi geçen balinanın sözde körelmiş dişleri mevcuttu.

Bu iddia, evrimcilerin defalarca çürütülmüş olan körelmiş organlar iddiasının bir benzeridir. Evrimciler kimi organların, zamanla kaybolduğunu, dolayısıyla da bazı canlıların kullanmadıkları yani gereksiz bazı organlara sahip olduklarını savunurlar. Ancak evrimcilerin körelmiş olarak ilan ettikleri organların aslında hayati öneme sahip kompleks organlar olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Buna rağmen Darwinistlerin defalarca farklı şekillerde tekrarladıkları körelmiş organ masalı bilgi eksikliğinin ve en önemlisi de insanları aldatma amacının ürünü olarak gündemde tutulmaya çalışılmaktadır.

İşte gagalı balinalardaki durum da bu bilgi eksikliğinden ve çaresizce evrim teorisine kanıt bulma çabalarından bir yenisidir. Araştırmayı yapan bilim insanları söz konusu gagalı balinanın çene yapısını incelediklerinde diğer bir dişin altına saklanan daha önce karşılaşmadıkları büyük bir dişle karşılaşmışlardır. Bu dişin ise “deformasyondan ziyade evrime kanıt oluşturabilecek delil” olabileceğini iddia etmişlerdir. Sadece zanla hareket eden ve bilimsel hiçbir dayanakları olmayan bu bilim insanları şu önemli gerçekleri atlamaktadırlar: Öncelikle balinaların keşfedilmiş onlarca türü bulunmaktadır. Bu türlerin bazıları 2 bazıları ise 4 büyük dişe sahiptir. Ayrıca çenelerinde sıralı dişlere sahip olanlar da vardır. Bu gibi değişiklikler evrimsel süreçten değil balina türleri arasındaki genetik çeşitlilikten kaynaklanmaktadır.

Haberlerde sözü geçen müze çalışanlarının da itiraf ettiği üzere habere konu olan balina türü hakkında oldukça az bilgi bulunmakta ve bu balinalara çok nadir rastlanmaktadır. Çok nadir rastlanmalarının sebebi bu balinaların açık okyanuslarda ve 1000 metreyi aşan derinliklerde yaşamalarıdır.

Bunun yanı sıra okyanusların yalnızca %5’inin detaylı haritası çıkarılabilmiş ve ancak üçte biri hakkında kabaca bilgi sahibi olunmuştur. Keşfedilmemiş en az 5000 balık türü olduğu düşünülmekte ve her yıl en az 150 yeni balık türü keşfedilmektedir. Her deniz araştırması ise en az 1 yeni türün keşfiyle sonuçlanmaktadır.[3] [4] [5] Bu bilgilerin ışığında bilim adamlarının deniz canlıları hakkında sahip oldukları bilginin ne kadar kısıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bazı evrimciler ise, bu bilgi azlığından faydalanarak, bilimsel bir kanıt olmadığı halde, aynı bu balinanın dişleri gibi kalıntıları sözde evrimsel sürecin bir sonucu gibi gösterebilmektedirler. Dikkat edilirse yazıda herhangi bir bilimsel gerekçe gösterilmeden, nadir görülen bir dişin evrim sürecinin kalıntısı olduğu öne sürülmektedir.

Bir başka az rastlanan deniz canlısı Coleacanth’ın fosili bulunduğunda da  benzer varsayımlar öne sürülmüş, Coleacanth’ın denizden karaya geçiş masalındaki kayıp halka olduğu iddia edilmiş ve yüzlerce haber yapılmıştı. Ancak nesli tükenmiş zannedilen ve bu yüzden de rahatlıkla hakkında evrim masalları anlatılan bu canlının balıkçılar tarafından açık denizlerde bulunması, evrimciler için tam bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Nitekim Coleacanth’ın bütün organları ve yapısıyla tam gelişmiş bir dip balığı olduğu ortaya çıkmıştır. Bilimsel bilginin artması ve yeni keşifler Allah’ın yaratma sanatını gözler önüne sermektedir. Buna karşılık gerçek dışı bilgi ve çarpıtma yöntemlerini Darwinistlerin ısrarla kullanmaları şaşkınlık vericidir.

Gagalı Balinalarındaki Sonar Sistemi

Evrimcilerin mantık ve bilim dışı iddialarla evrime delil göstermeye çalıştıkları gagalı balinalar, aslında tüm özellikleriyle yaratılış gerçeğini gözler önüne sermektedir. Gagalı balinalardaki son derece gelişmiş sonar sistemi de bu yaratılışın delillerinden biridir. Balinaların bu özellikleri doğrultusunda günümüzde bilim insanları tarafından savaş gemilerinde ve uçaklarda kullanılmak üzere taklit bir sonar sistem geliştirilmiştir.

Gagalı balinalar en az 200 metre derine daldıktan sonra çok sayıda, kısa ve belirli bir yöne odaklanan ultrasonik sesler çıkarırlar. Ultrasonik dalgalar en az 20kHz enerji seviyesinde yaklaşık 200 desibel şiddetinde salınır.[6] Dahası balina sudaki derinliğini tayin edebilmekte ve avlanabileceği bölgelerde sonar sistemini devreye sokmaktadır. Çıkardığı sesleri geriye toplayarak yorumlamakta ve yorumladığı bilgiye göre okyanuslarda hareket etmektedir.

Ancak bu noktada önemli bir noktayı hatırlamakta fayda vardır. En gelişmiş sonarların başında, cihazdan gelen verileri yorumlayabilecek özel eğitim görmüş operatörler bulunur. Oysa evrimcilerin ilkel olduğunu iddia ettikleri gagalı balinalar, hiçbir zaman böyle bir operatöre ihtiyaç duymazlar ve kusursuz bir şekilde bu sonarı kullanırlar. Ayrıca unutmamak gerekir ki gagalı balinanın kendi bedenini veya evrimsel bir sürecin balinayı ultrasonik sesler çıkaracak muhteşem bir sistemle donatacak gücü ve aklı da yoktur. Bu canlıları yüzmeye en elverişli sistemlerle donatan Rabbimiz olan Yüce Allah’tır. Allah bir ayetinde yarattığı varlıklar üzerindeki rahmetini şu şekilde bildirmiştir:

 “(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.” (Bakara Suresi, 107)

Balinaların Üstün Nefes Tutma Yeteneği

Gagalı balinaların bir diğer muhteşem özellikleri ise nefes tutma yetenekleridir. Bu balinalar, oksijenli solunum yaparlar. Bu nedenle belirli aralıklarla su yüzeyine çıkarak nefes alırlar. Ancak suyun altında geçirdikleri süre, suyun yüzeyinde geçirdikleri süreden oldukça fazladır. Bunun yanı sıra 1800 metreye kadar dalış yapabildikleri keşfedilmiştir. En modern ve son teknoloji denizaltıları ancak 490 metreye kadar dalabilmekte, 730 metre seviyesinde ise yüksek su basıncı nedeniyle parçalanmaktadır. Balinalar ise 0 ve 1800 metre arasında hiçbir problem yaşamadan dolaşabilmektedir.[7]

Bu denli derin dalışlar sırasında kandaki nitrojen, yüksek basınç nedeniyle sıkışır. Ancak canlı tekrar su yüzüne çıkmaya başlayınca nitrojen kabarcıkları ve nitrojen zehirlenmesi ortaya çıkar. Balinalardaki muhteşem sistem bu canlıların 1 saati aşan derin dalışlarda dahi yeterli oksijeni depolayabilmelerini ve nitrojen zehirlenmesinden korunabilmelerini sağlar.

Gagalı Balinalar Darwin’in Tüm İddialarını Çürütüyor

Gagalı balinaların derin dalışları, bir dalgıç gibi vurgundan korunabilmeleri, akciğerlerinin sahip olduğu özel sistem Darwin’in, “Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum” (Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186) sözleri ile elbette açıklanamaz. Darwin’in bu bilimsel gerçeklerden uzak açıklaması aslında teorinin bir özeti niteliğindedir.

Hiçbir dalgıç dalma konusunda elde ettiği deneyimleri genlerine işleyip doğduğu andan itibaren çocuğunun bu bilgi donanımına sahip olmasını sağlayamaz. Mutlaka bunları ona öğretmesi gerekir. Oysa gagalı balinaların yavruları doğdukları andan itibaren dalma ile ilgili tüm bilgilere sahiptirler. Çünkü bu canlılar evrimsel bir süreç sonucunda bu bilgileri kazanmamışlardır. Sonuçları hep zararlı olan mutasyonların bir ayıyı son derece donanımlı bir dalgıç haline getirmeyeceği de bir gerçektir. Gagalı balinaların başka bir canlıdan türemeleri kesinlikle mümkün değildir. Gagalı balinalar, bir anda bu özelliklere sahip olarak ortaya çıkmışlardır, fosil bulguları da bu gerçeği doğrulamaktadır. Ayrıca ortaya çıktıkları zamandan bu güne kadar hiç değişmeden Yüce Allah’ın ilhamıyla varlıklarını sürdürmektedirler.

“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen olur.” (Bakara Suresi, 117)

 


[1] https://www.theguardian.com/environment/2016/may/15/rare-whale-found-on-australian-beach-believed-to-be-evolutionary-throwback, 10.09.2016

[2] http://www.abc.net.au/news/2016-05-15/rare-beaked-whale-washes-up-with-strange-teeth/7414862, 10.09.2016

[3] http://www.usnews.com/news/articles/2012/11/15/two-thirds-of-ocean-life-remains-undiscovered, 09.09.2016

[4] http://oceanservice.noaa.gov/facts/exploration.html, 09.09.2016

[5] http://www.scientificamerican.com/article/just-how-little-do-we-know-about-the-ocean-floor/, 09.09.2016

[6] Johnson, Mark, et al. “Beaked whales echolocate on prey.” Proc. R. Soc. Lond. B. Vol. 271. No. Suppl 6. The Royal Society, 2004.

[7] Tyack, Peter L., et al. “Extreme diving of beaked whales.” Journal of Experimental Biology 209.21 (2006): 4238-4253.

Ayrıca bakınız

Adanın Evrimleştirdiği Kertenkele İddiası

Bildiğiniz gibi evrim teorisi değişen ortam ve şartlara göre yeni türlerin ortaya çıktığını iddia eder. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.